Siyasetçiler arasında, siyasi havayı koklamak ya da gelişmekte olan siyaseti okuyabilmek gibi bazı terimler vardır. Siyasete girdiğim günlerde önce iyi bir dinleyici, izleyici, gözlemleyici olmayı öğrendim. Dolayısı ile de siyaseti kendimce yorumlamaya başladım.
Diğer bir deyimle zamanla, yaşadıklarımla, tecrübelerimle ve de en önemlisi rahmetli 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in sayesinde siyaseti okumayı öğrendim. Siyasetçileri tanıdım.
GERİ ÇEVİRDİ
Uzun zamandan beri Türkiye üzerinde oynanan oyunlara alet olan siyasetçilerimizin de beni yanıltmamaları sayesinde özellikle son yıllardaki siyasi gelişmeleri okumakta yanıldığım çok az olmuştur.
Beni takip eden okuyucularım, 7 Haziran seçimleri öncesinde yazdığım yazıları hatırlayacak olurlarsa, daha Nisan ayında seçimlerden koalisyon hükümeti çıkacağını yazdığımı hatırlayacaklardır. Peki şimdi ne oldu? Ellerine geçen fırsatı değerlendiremeyen, halkın sesine kulak vermeyen MHP sayesinde olaylar yine kurgulandığı gibi gelişmeye başladı.. 7 Haziran gecesi sonuçlar alındığında kehanette bulunur gibi yakın dostlarıma; “Görürsünüz bu işi yine MHP bozacak. Ne yapacak ne edecek Devlet Bahçeli yine AK Parti’yi bir şekilde kurtaracak” demiştim.
Yine yanılmadım. Keşke yanılsaydım. Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu ile yan yana gelip koalisyonu kurmak istemiyor.
Kılıçdaroğlu’nun her türlü zeytin dalını geri çeviriyor. Hatta agressif bir uslupla yanıtlar veriyor. Peki madem CHP ile ortak payda bulamıyor. Sayın Bahçeli, Kılıçdaroğlu ile birlik olup Tayyip Erdoğan’nın karşısına Ekmelettin İhsanoğlu’nu ortak çatı cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarmayı neden kabul etti?
Şimdi takındığı durumu göz önüne alacak olursak; “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu denmez mi?”
MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye yakın olan olmayan bütün MHP’lilere burada iş düşüyor. Yoksa şunu bilsinler ki, 7 Haziran’da MHP’ye oy verenlerden çekecekleri var, benden söylemesi.