HABERTÜRK

Sevdim ben bu genç adamı


07 Ağustos 2013

Onu önce Türkiye, sonra bütün dünya “Duran Adam” olarak “ tanıdı. Kareograf Erdem Gündüz belli ki oldukça duyarlı bir kişilik.

Zaten sanatla haşır neşir olup, sahne tozu yutan bir insanın duygusuz ,duyarsız olması mümkün mü?

Erdem 1979, Ankara doğumlu. Ve bana kalırsa Erdem Gündüz’ün hayatında ki en önemli dönüm noktası İzmir’in havasından ve suyundan faydalanması ile başlamış.

Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’nda oyunculuk eğitimi almış. Ardından Ege Üniversitesi Dans Tiyatrosu Topluluğu’nu kurarak bu topluluğu iki sene çalıştırmış.

The John Kennedy Center Gösteri Sanatları Sanatçı Değişim Programı ile Washington ve Newyork’ta modern dans üzerine eğitim almış.Erdem, halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sahne Sanatları Anasanat Dalında yüksek lisans yapmakta.

Aldığı eğitimlerden de anlaşılacağı üzere Erdem Gündüz sanatla yoğrulmuş bir insan. İşte sırf bu nedenle içinde ki isyanı kendi lisanında ,yani sessizce durarak dile getirmeyi tercih etmiş.

DİKKAT ÇEKİCİ

Erdem Gündüz son günlerde bazı ajanslara ilginç açıklamalarda bulundu. Erdem, Türkiye’deki protestoların Eylül ayında yeniden hızlanacağını söylerken, buna gerekçe olarak da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ‘ın açıklamalarını gösteriyor.

17 Haziran’da Taksim Meydanı’nda yüzü Atatürk Kültür Merkezi’ne dönük bir şekilde durarak başlattığı eylemine gerekçe olarak şu üç noktayı işaret ediyor;

1- Hükümetin kadınları üç çocuk yapmaya teşvik etmesi,

2- Ertesi gün hapı kullanımına kısıtlamalar getirilmesi.

3- Alkol satışı konusunda birtakım yasaklamalara gidilmesi.

Hükümetin bu politikalarının ( birçoğumuzun da hemfikir olduğu gibi ) bireysel özgürlüklere bir saldırı olduğunu söylerken karşı karşıya kaldığı dedikoduları ise şöyle anlatıyor; “ Benim için CIA ajanı dediler, başörtüsüne karşı olduğumu, bir erkekle birlikte yaşadığımı söylediler”

Eğer Erdem ,yukarıda ki üç maddeyi kendi lisanında savunduğu için bu dedikodulara maruz kaldıysa , o zaman Ben de. Erdem’in maddelerine şunları ilave ediyorum;

4- Kadına şiddete son verilmesi için gerekli yaptırımlar yapılsın.

5- Yeni yürütmeliklerle kadınlar normal doğuma zorlanmasınlar. Çocuklarını nasıl isterlerse öyle dünyaya getirsinler.

(İsteyenler maddelere devam etsinler...Tabi eğer dedikodulara maruz kalmaktan çekinmiyorsanız)