HABERTÜRK

Serbest ama sorunlu


26 Ocak 2013

Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung’un köşe yazarlarından Tim Neshitov, 11 Ocak 2013 tarihli köşe yazısında Türkiye’deki sansür olaylarına değinmiş. “Sorunlu Sansür” anlamına gelen “Befreiung mit Haken” başlığını görünce haliyle yazısı dikkatimi çekti.

Bilindiği üzere 5 Ocak tarihine kadar Türkiye’de 23 binden fazla yayın yasaklıydı. Bu yasakların kalkmış olması yazarın ilgisini çekmiş olacak ki konu hakkında detaylı bir araştırma yaparak yazı yazma gereği duymuş.

Tim Neshitov, köşe yazısına şöyle başlamış: “Artık Türkiye’de yasaklı kitap yok. Her şeyin okunmasına izin var. Marx ve Engels’in komünist manifestosu, Lenin’in Devlet ve Devrimi, Nazım Hikmet’in şiirleri.. Nurculuk akımının lideri ve kurucusu Said Nursi hakkındaki yazılar, onun eserleri, hatta PKK lideri Öcalan’ın bile kitapları artık okunabiliyor. Türkiye’de yapılan hukuk reformu neticesinde bu yasaklar kaldırıldı.”

Yazar Neshitov konu hakkında araştırma yaparken Türk Yayıncılar Birliği BaşkanıMetin Celal ile de görüşmüş. Metin Celal ise “Aslında tüm bunlar bir demokrasi hareketi gibi algılansa da bu reform kesinlikle Türkiye’de sansürün sonu değil. Yayıncıların nefes almakta zorlandıklarını, ancak yasayı incelerseniz anlayabiliyorsunuz” açıklaması ile yazarın kafasını iyice karıştırmış.

İşin aslı şöyle: Kanun aslında yazıların içeriğine değil baskı yayın tarihlerine dayanıyor. Bu da şu demek oluyor: 2011’den önce yayınlanmış olan her şeyin satışına ve okunmasına izin var. Ama bu demek değil ki adı geçen yayınlar tekrar basılabilir.

Mesela bir Türk yayıncı ‘Kapital’ eserini ya da Öcalan’ın Kürt sorunu ile ilgili ‘Demokratik ÇözümünManifestosu’ eserini yayınlarsa tekrar yargılanır. Tıpkı kitabevi sahibi kadar, kitabı satın alıp okuyanın da yargılanacağı gibi... Hangi demokrasi? Aslında yeni sansür kanunu ile ilgili satır aralarını ben de çözebilmiş değilim.

Metin Celal ile konuştuktan sonra kafası iyice karışan Alman köşe yazarı Tim Neshitov ise yazısının sonunda “Bütün bunlar demokrasi gibi algılansa da işin iç yüzü başka. Türkiye’de resmi sansürün yanında bir de gizli sansür var” demiş ve sanki olayı bizden önce çözmüş.