HABERTÜRK

Selanik olayına devam!


16 Ocak 2010


Çarşamba günü Ahmet Altan'ın "Büyük Selanik" başlıklı yazısına tepkimi dile getirmek için bilgisayarın başına oturduğumda, kelimeleri itina ile seçmeye çalışmıştım. Bu arada ne yazdığımı soran eşime öncelikle Altan'ın yazısını okutmuş ardından da hem Selanik kökenli bir ailenin kızı, hem de Atatürk'ü takdirle ve hayranlıkla anan Türkiye Cumhuriyeti kadını olarak, hakkında bunca yıl sonra kaleme alınanların, kanıma dokunduğunu söylemiştim. Altan'ın yazısına tepkim tabi ki tek bir güne sığacak gibi olmadığından bugün de konuya devam edecektim ki eşim kendi tepkisini kaleme almamı rica etti. Ne olsa o da bir okuyucumuz sayılır değil mi? Bugün köşemi bu okurumuzun kaleme aldığı tepki yazısı ile baş başa bırakıyorum. Bakalım benim olduğu gibi sizlerin hislerinize de tercüman olabilecek mi?

NE MUTLU Kİ!

Celal, Adnan, Süleyman, İsmet, Hüsamettin, Bülent, Turgut, Tansu, Abdullah, Erdoğan isimleri beni heyecanlandırır. Ayşe, Tanaş, Morris, Dik-ran, Senem, Haso, Memo körebe arkadaşım, sıra arkadaşım, asker arkadaşım, iş arkadaşım. Canlarım.. Haltımış, gılnış, malatho, karalahana, acılı kebap, kavun peynir balık, hanım göbeği, baklavanın Antep fıstıklısını severim. Sirtaki, halay anılara götürür. Uzun hava, türküler hüzünlendirir ve yahut içimi kıpırdatır.
Valsi de severim. Kafkas müziği yerimden fırlatır beni. Grozni'de canım yanar, Batum'da hüzünlenirim. Varto'da, Erzincan'da, İzmit'te, Gölcük'te evim yıkılır. Kıbrıs'ta kanlı köyde arkadaşım, kardeşim şehit, Bosna'da olanlar canımdan can alır.

DAHA NELER NELER

Boğaz köprüsünden geçerken Allah'a şükrederim, dünyanın en güzel şehrini Atalarımız bizlere bıraktığı için. İzmir'den Selanik'e bakarım. 1900'lere götürür beni. 65 yaşındaki bir Çe-çen'in hisleridir bunlar. "O" sadece Selanik değil, bir o kadar Samsun ve Amasya.. Sivas ve Erzurum'da bağımsızlık kongresi toplayacak kadar "demokrat", Çankaya köşkündeki çalışma ofisinin bitişiğinde ibadet odası açıp din ve imanın kimde olduğunun belli olmayacağını kanıtlayacak kadar "müslüman"dır.
Demek ki O'nun hayal ettiği ülkenin bireyi olarak "ne Osmanlı'nın mezbele halinde tuttuğu Anadolu'nun geleneklerine, ne de müslümanlığın inançlarına uymadığını" iddia edenlere söyleyebilecek tek şey var. Ona minnettarım. Bu düşünceleri bana düşün-dürebildiği için. TÜRKÜM..