Deprem, sel felaketleri derken, şimdi de nur topu gibi yeni bir felaketimiz oldu: Domuz gribi...
Sokakta kime rastlasam hapşırıp tıksırmakta. Herkes üşütmüş... Ama kafayı mı, gövdeyi mi?
Bana kalırsa kimse farkında değil.
Aslına bakarsanız "Domuz gribi" adı altında ki mikrop Türkiye'yi sar-mazdan çok önce, haberi yayılmış, tehlike "geliyorum" demişti.
Hani "kuş gribi" gibi...
Hatırlarsanız "kuş gribi" adı altında yüzlerce tavuk katledilmişti.
Ha, bir de "deli dana" vardı değil mi?
Ben, deve gribini bekliyorum!
Gündem doldurmak, konu bulmak Türkiye'de inanın hiç zor olmuyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin söylediği gibi "sandıktan saklananlar çıkar, yeniden ısıtılır, gündem değiştirme vasıtası olarak ortaya konur."
Ve sonra Türkiye'de yeni bir gündem oluşur. Günlerce yazılır çizilir...
Hiçbir şey bulamazsam, Nazım Hikmet'in kitabı "Memleketimden İnsan Manzaraları" aklıma gelir. Karşıyaka-Konak vapuruna biner, izlerim yurdum insanlarını.
En çok neye gülüyorum biliyor musunuz? Birkaç ay önce sel felaketi olduğunda , News Week dergisinde bir yazı okumuştum. Deprem felaketlerinin ardından, "Türkiye bir sel ülkesi, selle de yaşamaya alışmalıyız" diyordu yazıda.
Ayrıca iklim değişikliklerine karşın Amerika'nın aldığı tedbirler sıralanmıştı. Amerika'da günler öncesinden okullar tatil edilirmiş, işyerleri kapatılırmış, türlü türlü felaket öncesi tedbirler alınırmış.
Biz aylar önceden domuz gribinin geleceğini biliyorduk da ne oldu?
Peki ya şimdi yağmur yağar, arap kızı camdan bakarsa... Artık ülkemizde sel felaketi olmayacak mı? Sel bitti, domuz gribi geldi, yetmedi PKK'lılar geldi. Sonra yine yeni PKK'lılar gelir....
Aldık mı tüm önlemleri?
Ya deprem ?
Önceden haber verilecek mi, verilmeyecek mi?
Yurdum öğretmenlerinden bir tanesi karıncalar sayesinde depremi önceden öğrenmeyi başarmış. Örneğin, Papua Yeni Gine'de yakın zamanda deprem olacakmış.
Ama merak etmeyin hocam bize de haber verecekmiş, tabi fırsat bulursa...
Önden haber alırsam asla sizleri habersiz bırakmam, ama siz de beni unutmayın.
