HABERTÜRK

Rastlantının böylesi


06 Mayıs 2015

Sizlere beni son derece şaşkınlığa uğratan yeni yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Çünkü kendi içimizde yaşamamış olsak ben bile inanmayacağım.

Önce size eşim hakkında biraz bilgi vereyim. Kendisi henüz 5 yaşında iken annesi verem hastalığının pençesine düşmüş. Bu süreçte doğan kardeşi de yine verem hastalığından daha 5 aylıkken vefat etmiş. Eşimin annesi uzun süre senatoryum ve ev arasında gidip gelen bir tedavi süreci sonunda hayata gözlerini yummuş.

TARİHİ ÇEŞME

Bugün yetişkin bir insan olan eşim halen daha dün yaşamış gibi annesi olan kısacık anılarını sık sık dile getirir uzaklara dalar gider. İçinde ki özlemi o kadar çok dile getirir ki içim cız eder. Bir gün bana aklımdan hiç çıkmayan şu cümleleri sarf etmişti; “Bazen senin oğluna olan sevgini elimde olmadan kıskanıyorum. İkinize imrenerek bakıyorum. Birbirinize olan düşkünlüğünüz ana-oğul bağınız gözlerimi yaşartıyor. Ben hep bu özlemle yaşadım. Annemin son olarak dışarıda koşup geldiğim için bana uzanıp terimi elindeki mendille sildiğini hatırlıyorum. Kokusu hala burnumda. Annemi hayatım boyunca hep çok özledim.”

Anlayacağınız çocukluğunda annesine doyamamış bir yetişkin eşim.

Şimdi konumuza dönelim. Araba ile Çeşme sokaklarında dolaştığımız bir gün Çeşme Mezarlığı’nın önünden geçerken sokağın köşesindeki eski tarihi çeşme dikkatimizi çekti.

Harap haldeki çeşmeyi gören eşim; “Keşke mümkün olsa da şu çeşmeyi annemin adına restore ettirsek” dedi.

Ben de ondan habersiz Çeşme Belediyesi’ne bu isteğimizi bildirdim.

Tarihi bir çeşme olduğu ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olduğu bilgilerine ulaştım. Aradan aylar geçti. Geçen hafta ÇEŞTOP Yönetim Kurulu’ndan Berna Hanım aradı. Kendilerinin İzmir-Çeşme ilçesindeki tarihi çeşmelerin restorasyonu ile ilgilendiklerini, bizim çeşme ile ilgili gerekli izinlerin çıktığını bildirdi. Kendisi ile geçtiğimiz hafta sonu Çeşme Mezarlığı’nın köşesinde tarihi çeşmenin önünde buluştuk.

Berna Hanım’ın elime verdiği dosyanın üstünde “Hammaloğlu Hafize Rabia Hatun Çeşmesi Sanat Tarihi Raporu, Röleve, Restitüsyon, Restorasyon Projeleri” yazmaktaydı.

Ben bir an dondum kaldım ve; “Berna Hanım siz eşimin annesinin adının Rabia olduğunu nereden biliyorsunuz, dosyada adı var?” diye sordum.

ANNEM ÇAĞIRDI

Berna Hanım aynı şaşkınlıkla; “Eşinizin anne adı Rabia mı? Ama bu Çeşme’nin adı da Rabia Hatun” diye yanıtladı. İkimiz de aynı şaşkınlık içinde birbirimize bakakaldık. Sizlere şu satırları yazarken yine aynı hissiyatla tüylerim diken diken oldu. Eşim; “Annem çağırdı herhalde. Bu garip bir his. O çeşmenin önünden her geçişimde aynı duyguları hissediyordum, sadece restore ettirip adını vermek istedim” yorumunda bulunurken bizler halen daha şaşkınlığımızı üzerimizden atamadık.

Böyle bir tesadüf olabilir mi? Yoksa eşimin yorumu doğru mu?