HABERTÜRK

Panikteyim panikte...


22 Eylül 2010

Neyse yeni öğrenim yılı başladı da kendi derdime düştüm. Hatırlarsanız, dün sizlere 2010-2011 öğrenim yılında lise son sınıfta okumakta olan oğlumla beraber ÖSYS sınavına gireceğimden bahsetmiştim.
Çünkü, sürekli değişen bu sistemi ancak yaşayarak öğrenebileceğime karar verdim.
Diğer yandan ne mutlu bana ki, işim gücüm var.
Fakat oğlum ve yaşıtı gençler geleceklerini bu sınavlarla belirleyecekler.
Kimi doktor, kimi avukat, kimi mühendis, kimi işletmeci, kimi ekonomist olup, mezun olacaklar.
Peki ya sonra?

Doktorlar, eczacılar, avukatlar, işçiler dönem dönem ellerinde pankartlarla yürümekteler... Sokaklara döküldüler.
Ya bunca mücadele ile okuttuğum oğlum ya da diğer gençler, önümüzdeki yıllarda yürüyenler kervanına katılmak zorunda kalırlarsa?
Ülkemizde hiçbir şeyin garantisi yok...

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) araştırma verilerine göre, gençler arasındaki işsizlik oranı 19.1 olmuş. Krizin istihdam piyasası üzerindeki etkilerinin en yoğun olduğu Şubat 2010’da her 4 gençten biri (yüzde 28.7) işsizken, son açıklanan verilere göre 5 gençten birinin işsiz olduğu belirlenmiş.
Kriz öncesi dönemle karşılaştırma yapıldığında, 15-24 yaş arası erkek nüfusta yüzde 17.3 olan işsizlik oranı hala açık ara öndeymiş.
Haziran 2010 dönemi itibariyle ise veriler çok daha çarpıcı, 15-24 yaş grubundaki erkek nüfus 5 milyon 642 bin kişi olurken, bunun 2 milyon 675 bininin işsiz olduğu belirlenmiş.
Yine TUİK rakamlarına göre, 15-24 yaş arası kadın nüfusu 5 milyon 905. Ve bu nüfusun tam 4 milyon 258 bini işsiz.
Sevgili okurlar ben paniklemeyeyim de kim paniklesin?
5 milyon 642 bin kişilik nüfusun içinde bugün benim oğlumda var. Şu an öğrenci. Allah nasip ederse 5   yıl sonra o da iş arayanlar nüfusunun içinde olacak.
Yani 2015 yılında...
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ‘Türkiye’nin dünya ekonomisine entegre olduğu için krizden etkilendiğini, fakat temellerimizin sağlam olmasından dolayı toparlanmamızın hızlı gerçekleştiğini’ ifade etmiş.
İyi de bizler, her geçen gün dünyaya daha fazla entegre olup, değerlerimizi temellerinden sarsarken, 2015 yılına kadar işsizlik oranımızı düşürmeyi nasıl başaracağız?
Panikteyim, panikte..!
Keşke Kerem 18 yaşında değil de henüz doğmuş olsaydı.
Kim bilir 2030’lu yıllarda belki Türkiye daha yaşanır halde gelir. Çıkmayan candan umut kesilmezmiş.
Ne demişler, her başlangıcın bir gün sonu vardır...