Dün yazmış olduğum ‘Hayat ne güzel... Ne güzel!’ başlıklı yazımı o kadar çok beğenmişsiniz ki inanın ben de sizler kadar mutlu oldum. Eh, artık bundan böyle kelebek, çiçek, böcek yazacağımıza göre zaten beğenmekten başka çareniz yok. Ne yalan söyleyeyim, korkuyorum. Hem de ilk kez... Türkiye korku ülkesi olmuş. Yok canım, yalan... Bu sadece benim ürkekliğim. Sadece kendimi ‘Türkiye Açık Hava Cezaevi’nde hissediyorum.
Dün ne demiştim; kalemim korkak, ben ürkek...
Yoksa yazmaz mıyım; halkın kullanım alanı olan yaya kaldırımının beşte üçünü işgal eden muhallebiciyi gören vatandaşların, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na ait Saray Muhallebicisi bunu yaparsa halkı kim koruyacak?” diye sorduğunu? (İzmir’de CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu böyle bir şey yapsa vay haline...)
Ya da bizler sıcacık evimizde otururken APO’yu yakalayıp hapse atan, vatan toprağını gece gündüz demeden canı pahasına kollayan, koruyan generallerin, subayların kendi ülkelerine darbe iddialarıyla hapse atılmaları karşısında duyduğum şaşkınlığı,
Ya da durup dururken sırasıymış gibi İran’a giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Ahmedinejad ile dikkat çeken kucaklaşmasını,
Ya da Balyoz davasında kolon kanseri olan ve tedavisi devam eden emekli Tuğgeneral Faruk Oktay Memioğlu’nun tutuklanmasına anlam veremememi,
Ve daha nicelerini...
Yoksa yazmaz mıyım hiç?
Aman bana ne... Çiçekler, böcekler, ağaçlar bir harika. Gel sen burada derdi unut, orman ne güzel... Ne güzel!
EYÜP SULTAN
Ülkemizde bütün bu beni hiç ilgilendirmeyen olaylar yaşanırken ben kalktım dün Eyüp Sultan Camii’ne gittim. Sanırım korkularım beni oraya doğru itti. Bir kalabalıktı ki sormayın. Şöyle bir etrafıma bakındım; ‘Acaba benim gibi kaç kişi vardır?’ diye...Orası başka bir dünya. Kimse benim gibi korkudan gelmemişti. Namaz kılmak için kadınlar mescidine yöneldim. İçeri girip de tek ayak üstünde bile durmanın imkanı yok. ‘Önemli olan niyet etmek’ diyerekten gerisin geri çıktım.
İçim bir rahat ki sormayın. Orman ne güzel... Ne güzel!!!