Yazımın başlığı sizleri şaşırtmasın. Bu kelimeler Entel Köy Efe Köy’e Karşı filminin bana kalırsa en can alıcı cümlelerinden biriydi. Anlamış olduğunuz gibi hafta sonu ‘Dondurmam Gaymak’tan tanıdığımız yönetmen Yüksel Aksu’nun yeni filmi Entel Köy Efe Köy’e karşı filmini izledim.
Uzun zamandan beri bu kadar keyifli vakit geçirmemiştim.
Filmin başında ve sonunda söylenen ‘Ayşem’ ismindeki Ege türküsü, filmin Muğla’nın Pınarcık köyünde geçmesi, Ege şivesi, Pınarcık köyü halkının filmin kadrosunu oluşturmaları ve filmin konusunun gerçek hayatta yaşadıklarımızla bire bir örtüşmesi... İşte hepsini sarıp sarmalayıp harmanladığınızda bir bakıyorsunuz sanki filmin içindesiniz.
Film, şehir yaşamından bezmiş bir grup entelin, Ege’nin sempatik köylerinden birinde kurduğu komünün hikayesini anlatıyor. Devletten aldıkları teşvikle köylülerden aldıkları taş evleri restore ediyor, organik tarım yapıyor, akşamları ateş etrafında gitar çalıyorlar... Bu arada entellerin kendini bilmezlikleri köy ahalisini bir hayli eğlendiriyor.
Örneğin yük taşırken itilip kakılan, ‘50 lira etmeyecek’ bir eşeği 500 liraya alıyorlar, ardından da köy kahvesine inip “Başka şiddet gören eşek var mı?” diye endişeyle soruyorlar.
Enteller uzaklaşınca bizim oportünist köylülerden biri, “Bence seks turizmi için kullanacaklar bizim eşekleri” yorumu getirerek ortalığı kırıp geçiriyor.
Oportünist, ele geçen fırsatları iyi değerlendirenlere denir. Köye termik santral kurulacağı kararı muhtara bildirildiğinde ise bizim entelleri kucaklayan sevecen köylünün gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Ve entel takımı ile Efe Köy halkı karşı karşıya geliyor.
Enteller ‘sağlık, doğa, insanlık’ derken bizimkiler ‘para, işsizlik’ diyerek karşı karşıya geliyorlar.
Filmde işlenen oportünizm, aslına bakacak olursanız kapitalist dünyanın kesinlikle olmazsa olmazlarındandır. Büyük bir ihtimalle ‘pragmatizm’ ile karşılaştırıldığından anlamsızca kınanmaktadır.
Önünüze fırsat gelirse ve siz bunu değerlendirirseniz bunda ilkesizlik veya yontuculuk değil sadece doğru zamanda, doğru yerde olup yapılması gerekeni yapmak vardır.
Köye termik santral kurulma çabası örneğinde olduğu gibi... Fakat yukarıdaki açıklamamda belirttiğim gibi doğru zaman ve doğru yer Pınarcık köyü müdür?
Bu arada (gerçekten de şaka değil) Pınarcık köylüleri birkaç hafta önce eşek soyunun haklarını savunmak için Ankara’ya gitmişler.
Meğer Anadolu eşeğinin de nesli tükenmekteymiş. İstatistik Kurumu’na göre 1992-2008 arasında eşeklerimiz yüzde 37 azalmış ve resmi kurumlarca tanınmadıkları için diğer ‘kaybolma tehlikesi’ bulunan çiftlik hayvanlarına verilen teşviklerden yararlanamıyorlarmış.
Gerçek hayata dair birçok mesaj içeren, tadı damağımda kalan, enfes bir filmdi...
İzleyin ki devamı çekilsin...!