ABD’den sonra İngiltere’nin terör korkusu nedeni ile 6 ülkeden gelen direkt uçuşlarda kabin içine dizüstü bilgisayar, tablet bilgisayar ve normalden büyük cep telefonlarının alınmasının yasağına anlayış gösterebiliyorum (sanki elimizdeki uçağa almamızda sakınca olmayan senden benden akıllı cep telefonları diğer elektronik cihazların yaptıkları işlemleri yapamıyorlar). Fakat kabullenemediğim yasak kapsamındaki Lübnan, Ürdün, Mısır, Tunus ve Suudi Arabistan isimlerinin yanında Türkiye’yi görmek.
Korkarım ki sonunda olmak istediğimiz yere geldik.
16 NİSAN SONRASI
Vallahi aynı şeyleri duymaktan, dinlemekten gına geldi. Sabah gözümü açıyorum ‘Evet’çilerin; “16 Nisan’da şu cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bir geçsin, bakın sonra nasıl farklı bir Türkiye doğacak” cümlesi,
Akşam yatıyorum muhalefetin “Otoriter tek adam rejimine geçiyoruz. Başkanlık her türlü kararnameyi çıkaracak, kararı alabilecek” şeklindeki ürkütücü senaryo söylemleri.
Bıktık... Halk olarak sürekli korkutulmaktan, ürkek yaşamaktan, tehditlerden bıktık. En çok da önümüze konan ve bitmek tükenmek bilmeyen süreçleri beklemekten bıktık.
İş dünyası, piyasalar, yatırımcılar harekete geçmek için yeni yılı beklediler. Ne oldu? Reina saldırısı oldu. Yaprak kıpırdamadı.
Bahane ile hemen 16 Nisan süreci başladı. (Ülkede ne değişecek ise...)
İnsanlar ışığa tutulmuş tavşan misali şaşkın şaşkın her işlerini askıya aldılar ve 17 Nisan sabahına kilitlendiler.
17 Nisan’da sandıktan “Evet” çıkınca piyasalar rahatlayarak açılacak mı?
Tabi ki hayır. Bakalım yeni süreç nasıl gelişecek, Başkanlık sistemi ülkede hangi taşları yerinden oynatacak beklentileri ile birlikte yeni bir seçim süreci başlayacak. Evet, evet yanlış duymadınız referandumun ardından bana kalırsa en kısa sürede seçim süreci başlayacak.
Muhtemelen yeni yıla geçmeden ya da başlarında...
Halka haklı gerekçeler empoze edilmesi gerekeceğinden seçim sürecine girmek için uygun zaman ve zemin hazırlanacak.
Ardında da gelsin seçim çalışmaları...
Peki bu arada ekonomi, turizm, piyasalar, yatırımcılar, işsizler ne olacak? Hiççç... Godot’u bekler gibi bekleyecekler. (Eylemsizliklerine yenilmiş insanların, Godot adında ne olduğu bilinmeyen bir kimse veya “şeyi” beklemelerini konu alan en önemli absürt tiyatro eserlerinden biridir Godo’t )
Seçimlerin bitmesini bekleyeceğiz.
Sabah akşam yeni parlamentonun adaylarını, seçimleri, yeni anayasanın işleyişi konusundaki oturumları dinleyeceğiz.Yine beyinlerimiz mundar edilecek.
“Durun bekleyin seçimler bitsin bakın piyasalar nasıl hareketlenecek”, söylemleri ile kendimizi, birbirimizi avutup oyalayacağız.
Sonuç? Yıllar yıllar geçecek bir ömür böyle yitip gidecek.