Çok değil bundan 10 yıl öncesine kadar ebeveynler, "Oğlum doktor çıkacak. Tıp fakültesini kazandı" ya da "Bilgisayar mühendisliğinde okuyor. Büyük adam olacak" derler ve yetiştirdikleri evlatlarından gururla bahsederlerdi. Hele hele doktor, mühendis damat veya gelin sahibi olmak.. Fakat son yıllarda bu sektörlerin hiçbiri cazibe merkezi değil. Hatta neredeyse kimse ne doktora ne de mühendise kızını oğlunu vermeyecek.. Çünkü şu an rağbet sadece ve sadece güvenlik sektöründe çalışanlara. En şansız sektör ise sosyal hizmetler. Türkiye İstatistik Kurumu 2009 yılının işsizlik oranlarını açıkladı. 2009 yılı Türkiye işsiz sayısı 3.74 milyon. Açıklanan bu rakamlara göre her dört gençten biri işsiz.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Hatırlarsanız Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesi'nin (DEÜ) yeni akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin IMF ile anlaşma yapmadan ekonomik krizi aşma noktasına geldiğini, 2010 yılından itibaren de pozitif büyümeye geçileceğini öne sürmüş ve tartışma yaratan şu sözleri sarf etmişti: "Gençler bakınız; Her üniversiteyi bitiren veya tüm halk iş sahibi olur diye bir kural yok. Dünyanın hiçbir yerinde ABD başta olmak üzere halkının tümüne iş sağlamıştır diye bir gerçek yok. Onlar da işsizlik 7-8 oranlarında. İspanya yüzde 18 işsizlikle boğuşuyor. Biz yüzde 13'teyiz. Elbette mücadelemizi vereceğiz. Göreve geldiğimde
işsizlik yüzde 10.7 idi. Krize rağmen yüzde 13'teyiz. Bunu iyi bir yerdeyiz demek için söylemiyoruz. Tek haneli orana düşürmek zorundayız."
HERKES KAOSTA
TUİK'in ilk kez eğitim durumu ve mezun olunan okullara göre açıklamış olduğu işsizlik oranlarını gördüğümde Başbakan'ın yukarıdaki sözleri yeniden kulaklarımı tırmaladı. Çünkü TUİK'in verileri Başbakan'ın sözlerini ispatladığı gibi son aylarda yaşanan birçok gerçeği de gözler önüne seriyor. Bakın; Eczacılar yaşanan kaoslardan dolayı krizde. Doktorlar tam gün yasasından dolayı isyanda. Bilgisayar mühendislerinin yüzde 20.6'sı işsiz. İşçisi, emeklisi sokaklara döküldü. Genç nüfusun ise % 25.3'ü işsiz. Anlayacağınız tek haneli orana düşürdüm olmadı. Çift haneli orana düşürdüm yine olmadı. Ve birden aklıma seneye üniversite sınavına girecek olan oğlum geldi. Ani bir refleksle ortadan gazeteleri kaldırıp, televizyonları kapattım. Neden mi? Türkiye gerçeğini görüp ders çalışma şevki kırılmasın diye..