HABERTÜRK

Minareyi çalan..


13 Ekim 2009


Mevcut Meclis’in süresi normal şartlarda, matematiksel hesaba göre 22 Temmuz 2011’de doluyor. Fakat Başbakan’ın “Seçimi birkaç ay  önceye alırsak bunu da erken saymamak lazım” sözleri üzerine yeni yeni tarihler ortaya atılmaya başlandı.
Ama herkesin unuttuğu ya da  dikkatinden kaçan bir gerçek var  ki; o da  seçim tarihi 7 Kasım  2010 Pazar  günü olması zorunluluğu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal seçimin tarihini Mayıs 2011 olarak uygun gördüğünü sık sık belirtse de,  eğer bu ay sonuna kadar kanunda bir değişiklik yapılmaz ise 7 Kasım 2010 Pazar günü sandıkta buluşuruz..
Bunun nedeni ise, milletvekili seçim kanununun 6’ncı maddesinin ikinci bendine AK Parti tarafından Ekim 2006’da, YSK ile girdikleri
polemik sonucu eklenen madde.

2011’DE DOLUYOR

Ek madde der ki: “Her seçim döneminin son toplantı yılının 20 Temmuz günü seçimin başlangıç tarihidir ve kasım ayının ilk pazar günü oy verilir.”
Yani tercüme etmek gerekiyorsa, eğer kanun değişmez ise Kasım 2010’da seçime gidilecektir. Ama biz de bilindiği üzere yasaklar delinmek, kanunlar da yeni kararnamelerle değiştirilmek üzere yürürlüğe girer.
Yukarıda belirttiğim maddeyi anlamadığınızı düşünerek açıklama yapayım çünkü, tam olarak ben de ancak birkaç kere okuduğumda
durumu kavrayabilmiştim.
Şimdi, meclisin dört yılı 22 Temmuz 2011’de doluyor mu?
Doluyor...
Yukarıdaki eklenen maddeyi göz önüne alırsak, son toplantı yılı Meclis’in yeni yasama dönemine başlayacağı Ekim 2010 olduğundan,
2010’un Kasım ayının ilk haftası seçim yapılaması zorunlu hal alıyor.
Sanırım şimdi daha net anladınız.

ANAYASA KEVGİRE DÖNDÜ

“Ee.. şimdi ne olacak?” dediğinizi duyar gibiyim. Olacakları şöyle söyleyeyim.. Aynı konuya HABERTÜRK yazarı Muharrem Sarıkaya da benim gibi takılmış olacak ki konu hakkında Ankara Bürosu’ndan Hasan Öymez’e neler olabileceğini sormuş. Öymez: “Hükümet, Milletvekili Seçimi Kanunun’daki değişikliği Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu ile birlikte geçirmek istiyor. Hatta her iki kanunu bu ay sonuna kadar çıkarmakta kararlılar” yanıtını vermiş. Türkiye gündemini uzun süredir meşgul eden ‘Anayasa’nın yeniden yazılması’ fikri hakkında da yeri gelmişken birkaç şey söylemek istiyorum.
Anayasamız zaten sürekli ekleçıkar yöntemi ile kevgire dönmüş, yeniden yazılsa ne olur, yazılmasa ne olur ?
Ne demiş büyüklerimiz: “Minareyi çalan kılıfı hazırlarmış.”