HABERTÜRK

Masumiyet Müzesi


11 Mayıs 2012

Dün evde masum masum otururken İzmirli olup benim gibi bir süredir İstanbul’da yaşayan Aydan aradı;

“Ayşem programın var mı? Yoksa haydi ayağına lastik ayakkabılarını giy. Önce Cihangir yapalım, sonra da yürüye yürüye Masumiyet Müzesi’ne gidelim.”

Böyle spontan yapılan programlardan her zaman keyif aldığımdan yarım saat içinde hazırlanıp Aydan’la Cihangir’deki buluşma noktamıza gittim. Önce kaçamak yapan iki genç kız gibi Cihangir’in ufak tefek vintage dükkanlarını, ara sokaklarını, minik dükkanlarını keyifle gezdik. Sonra ver elini Çukurcuma...

Çukurcuma’nın birbirinden güzel antikacı dükkanlarına dalıp kendimi kaybetmemem için Aydan sık sık; “Gel önce şu Masumiyet Müzesi’ni bulalım. Dükkanları sonra gezeriz” diyerek beni çekiştirmek zorunda kaldı.

Sora sora Bağdat bulunurmuş... Çukucuma’nın ara sokaklarında sora sora biz de Masumiyet Müzesi’ni bulduk.

Her ikimiz de kitabı yeni okumuş olduğumuzdan doğal olarak Orhan Pamuk’un 10 yıllık çalışmalarının sonuçlarını merak etmiştik.

Masumiyet Müzesi, Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un 29 Ağustos 2008’de piyasaya sunulan ve kızı Rüya’ya ithaf ettiği[2] bir aşk romanı.

Ayrıca kitaptan esinlenerek oluşturulan bu müze henüz birkaç hafta önce 28 Nisan’da açıldı. Orhan Pamuk’un küratörlüğünü yaptığı ve aynı zamanda İstanbul’un ilk şehir müzesi olma özelliğini taşıyan Masumiyet Müzesi, Çukurcuma’da yer alan 1897 yapımı üç katlı tarihi binada sergileniyor.

Alışılmış Orhan Pamuk kitapları dışında olan Masumiyet Müzesi, son derece naïf ve duygu yüklü bir aşk romanı.

Romanın kahramanları olan Füsun Hanım ve Kemal Bey, çeşitli olaylardan sonra ancak romanın sonunda birbirlerine kavuşurlar. Fakat elim bir kaza sonucu Füsun Hanım hayatını kaybederken, Kemal Bey ise ağır yaralanır.

Yıllar sonra Kemal Bey, tanıştıkları günden itibaren topladığı Füsun Hanım’a ait eşyaları sergileyeceği bir müze açmaya karar verir. Füsun Hanım’ların Çukurcuma’daki evini müze haline getirir ve müzenin kataloğunu roman biçiminde yazılması için yazar Orhan Pamuk’a teklif eder. Pamuk kitabı yazmayı kabul eder.

İyi ki de kabul etmiş...

Gördüklerimizin ve nostaljinin etkisiyle Aydan’da ben de gördüğümüz eşyaları beynimize yerleştirip kitabı yeniden okumaya karar verdik....

(Okumayanlar için; önce Masumiyet Müzesi’ni gezmenizi ve gördüklerinizi özümseyerek kitabı okumanızı tavsiye ederim)