HABERTÜRK

Malezya uçağı misali


23 Nisan 2014

Her gün gerek yeryüzünde, gerek ülkemizde gerekse dünyanın diğer ülkelerinde üzücü, tatsız o kadar çok olay yaşanıyor ki, “Acaba dünyanın dengesi böyle mi sağlanıyor “ diye düşünmekten kendimi alamıyorum.

Zaman zaman yaşanan doğal afetler ya da kazalar yüzünden bir tarafta yüzlerce ,binlerce insan ölürken, diğer tarafta hergün binlerce bebek dünyaya gözlerini açıyor.

Örneğin geçen hafta, Güney Kore’de Incheon Limanı’ndan turistik Jeju Adası’na, çoğu lise öğrencisi 459 yolcu taşıyan gemi, bir kayaya çarptıktan sonra battı.

ORTAK KADER

Haftada iki kez Incheon-Jeju seferine çıkan 146 metre uzunluğundaki feribot nedeni hala anlaşılamayan bir nedenle son seferini yaptı ve batarak yüzlerce insanın mezarı oldu.

Alın işte size toplu bir ölüm daha tıpkı iki ay önce Hint Okyanusu’nun güneyinde içindeki 239 kişiyle kaybolan Malezya yolcu uçağı gibi. Ben artık kadere inanır oldum. O gençlerin ve gemide ölen diğer insanların ömürleri, dünyaya gelme süreleri o kadarmış.Ve hepsini aynı gemiye bindiren ölüme götüren de bana kalırsa onların ortak kaderleriydi.

Haber de en çok içimi acıtan gençlerin Kore’de emir – komuta terbiyesi ile büyütülmelerinden dolayı kaptanın ‘kimse yerinden kımıldamasın, gemiyi terk etmesin’ emrine uymuş olmaları oldu. Eğer emre itaat etmeselermiş belki de denize atlayarak bir çoğu kurtulacaktı. Hele bir de kazadan kurtulduğu halde vijdan azabı ile intihar eden, kendini ağaca asan öğretmeni duyduğumda iyice yıkıldım.

Güney Kore’de geminin batması ile pisi pisine ölen gençlerin ve intihar eden öğretmenin haberi inanın şu aralar (ülkemizde yaşanan her türlü sıkıntılara rağmen) beni en çok sarsan haber oldu. Hala etkisinden kurtulamadım.

FIKRA BU YA...

Adamın biri uçakta seyahat ederken karşısında birden Azrail belirmiş. Azrail adama, “Eh, artık yolun sonu görüldü. Ecel vakti geldi. Ömür yolculuğun buraya kadarmış. Az sonra canını alacağım...” demiş.

Uçakta bir insanın ölmesi kalp krizi dışında ancak uçağın düşmesi ile mümkün olacağından, gayet sağlıklı olan ve biraz da zaman kazanmak isteyen adam Azrail’e dönerek, “İyi ama, benim yüzümden bir sürü masum yolcunun da canı yanacak. Hemen burada ne acelesi var? Hiç olmazsa uçak indikten sonra ruhumu alsanız da, bir sürü masum insanın da benim yüzümden hayatı sona ermese” demiş.

Azrail adama tebessüm etmiş ve şunları söylemiş, “Ecel saati seninle aynı olan bu kadar insanı dünyanın dört bir yanından değişik vesilelerle bu uçakta toplamak için ne kadar çok uğraştığımı biliyor musun?” demiş.

Gerisi malum...