HABERTÜRK

Madencinin hayatı


18 Mayıs 2014

Soma’da yaşanan acı olay ve kayıplarımız yüzünden sıkıntılı günler yaşamaya devam ediyoruz. İstediğimiz kadar empati yapmaya çalışalım, Soma’daki maden işçisi ailelerin acısını anlamamız, hissetmemiz mümkün değil. Bizler bir kaç hafta içinde yeni bir Türkiye gündemi ile uyanacağız. Ve o andan itibaren ne Soma’dan ne de orada hayatını kaybeden maden işçilerinden bahsedeceğiz. Ama onlar bu acıyla yaşamaya devam edecekler. Bir süre sonra o madenler yeniden açılacak.

Madenciler yeniden yerin 4 bin metre altına inecekler ve hayat mücadeleleri devam edecek. Ama bu feci kaza bana madencilerin hayatları hakkında ( belki de hiç bilmediğimiz) çok şeyler öğretti. Örneğin ; *Madencilik yüksek riskli meslek gruplarından olduğu için birçok şirketin hayat sigortasına yanaşmadığını ,yapan şirketlerin ise madencilerden çok yüksek primler talep ettiğini öğrendim. *Dünyanın birçok ülkesindeki madenlerde zorunlu olan yaşam odalarının sadece Pakistan, Afganistan gibi ülkelerin yanısıra Türkiye’de de zorunlu olmadığını öğrendim.(Bir de hala AB’ne girmeyi düşünüyor ‘Neden hala almıyorlar ?‘ diye laf ediyoruz. ) *Maden kazasında ölmenin kader olduğunu öğrendim. *21.yüzyılda bile olsak (Milenyum yani Teknoloji çağında olmamıza rağmen ) 1800’lerin İngiltere’si, 1907’nin Amerika’sı veya 40’lı yılların Japonya’sı ile aynı seviyeye meğer yeni gelmişiz, onu öğrendim. *Kol saatlerinin madenciler için ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Madencilerin kollarında kömüre bulanmış olan saatler sadece 30 liraymış.Hemen hemen bütün madenciler bu saatleri takar “ vardiya bitti mi ?” diye sık sık bakarlarmış. *Eskiden, 4 bin iş gününü dolduran madencilerin emeklilik haklarını elde ederlermiş.

Emekliliğe hak kazanma süresi kısa olduğu için yer altında çalışmayı göze alıyorlarmış. Fakat iş günü şartı 5 bine çıktıktan sonra yeraltına inmeyi kabul edenlerin sayısında ciddi bir azalma olmuş. *Hükümetin sosyal güvenlik sisteminde ki önlemlerinden biri olarak bazı iş kollarındaki “yıpranma” dönemini kaldırdığını öğrendim.. Yani canlarını ortaya koyarak çalışan, hergün yerin 4 bin metre altına inen maden işçilerinin hükümetin gözünde yıpranmamaktalarmış. Ve en önemlisi; Maden işçisi eşi olmanın ağırlığını öğrendim.