HABERTÜRK

Küçük günah, büyük günah


08 Ekim 2011

Her nedense beni ara ara şeytan dürter, olmadık kitaplara göz atacağım tutar. ‘Olmadık kitap’ derken yanlış anlaşılmasın; ilgi alanım dışında olan kitaplardan, yayın organlarından bahsetmekteyim.

Gazetelerden birinde dün AK Parti Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın, imam ve hatip olan babası Ali Rıza Demircan’ın “İslama Göre Cinsel Hayat” adlı kitabından alınmış bir bölüm dikkatimi çektiğinden gidip kitabın kendisini aldım. Okuduğum paragraf o kadar ilginç geldi ki eve gelir gelmez ilk iş kahvemi elime alıp kitaba baştan başlamak oldu. Bu arada kitabın yazarı hakkında da ufak bir araştırma yaptım. İlginç bazı görüşleriyle karşılaştım. Örneğin; Sayın Demircan’a göre günahların küçüğü büyüğü var.  Zaten halk arasında bizler de işlenen suça göre “Aaaa; büyük günah işledin!” ya da “Aman canım. Olay o kadar büyük bir şey değil. Küçük bir günah yazılmıştır hanene” tarzında konuşmalar yapmaz mıyız?

KÜÇÜK - BÜYÜK

Kitabın yazarı Ali Rıza Demircan’a göre pornografiye bakmak küçük bir günahmış. Ancak pornografik yayınlara malzeme olmak ve ticaretinde yer almak büyük günahlardan sayılmaktaymış. Kendi kendime “Keşke şu günahlarımızın da küçüğünü büyüğünü ayıran bir el kılavuzu olsaydı. İşte belki o zaman insanoğlu olarak daha dikkatli yaşar, küçük büyük aritmetiğini ortalamaya çalışarak yaşar giderdik” düşüncesine kapılmışken yazarın kadınlar ve cennet hakkında yazdığı bölüme gelince yazar tarafından hazırlana-bilecek kılavuz fikrimi biraz beklemeye aldım.

Erkek egemen toplum ne demek?

Cinsel tacize uğrayan kadınların şikayetlerinin arttığı, buna keza kadına şiddetin tartışıldığı günümüz ‘Türkiye’sinde sayın Demircan’ın kadınlar hakkındaki fikirleri sanırım bekleme süremi daha da askıya alacak. Kadının cinsel tacize uğraması konusunu Ali Rıza Demircan bakın şöyle değerlendirmiş:

“Şimdilerde evlilik hayatında cinsel tacize uğramak çıktı bir de. Ne demek cinsel tacize uğramak? Kadının hiçbir mazereti yok. Kocası arzu ediyor. Erkek arzu ettiği zaman eşiyle ilişkiye giremezse erkeğe zulmedilmiş olmuyor mu, erkeğin haklarını ihlal etmek manasına gelmiyor mu?

Erkek bir Müslüman olarak ikinci kadınla ilişkiye giremez.

Günahlara dalarak girse evdeki kadın ‘ihanete uğradım’ diye fırtına koparıyor. Kadın arzu etmediği zaman da eşiyle ilişkiye girer. Olgun bir Müslüman kadının yapması gereken budur. Burukluğu olabilir. Ama sevilmenin onuru da burukluğunu giderebilir.” Yani mecburmuşuz..!

Anlayamadığım ve kılavuza ihtiyaç duyduğum nokta ise şurada: Eğer kocamız istediği zaman biz istemezsek küçük mü yoksa büyük mü günah işlemiş olacağız..?  İşte mesele burada..!