Kral çıplak Tüm uluslararası, karşılaştırmalı raporlarda, dijital konularda, bilişimde Türkiye daima Avrupa’nın çok gerisinde iken bazı yazılı basın yayın organlarının attıkları manşetler insanı ister istemez gülümsetiyor.
Örneğin; Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) bölgesinin gelişmekte olan dijital, teknoloji ve girişimcilik ekosisteminin küresel çapta tek etkinliği olan Webit Kongresi (www.WebitExpo.com), Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın konuşmacı olarak katıldığı açılış töreni ile kapılarını açtı.
Konu ile ilgili olarak başında Faruk Eczacıbaşı’nın olduğu Türkiye Bilişim Vakfı’nın internet yayın organı şöyle başlık attı:
“WEBIT 2012 ile İstanbul, dünyanın dijital merkezi olma yolunda..” Bakan Binali Yıldırım’ın İzmir’de yapmış olduğu açılış ile ilgili bazı basın yayın organlarının manşeti ise şöyleydi: “Dijital dünyanın kalbi İzmir’de..”
Şimdi gelelim işin aslına.. Dünya Ekonomik Forumu’nun her yıl yayımladığı “Küresel Enformasyon Teknolojileri” raporuna göre 2012 yılında (http://www.weforum.org/issues/globalinformation-technology) Türkiye 142 ülke arasında 52’nci sırada... Ürdün, Tunus, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler bizden daha iyi durumda. Bakın hemen arkamızda hangi ülkeler var: Mauritius (53.), Brunei Darussalem (54.), Kazakistan (55.)
Konu hakkında sık sık görüşlerini aldığım CHP eski Uşak Milletvekili Prof. Osman Coşkunoğlu bu trajikomik durumu, “Çıplak, hem de çırılçıplak gezen krala medyamızda büyük çoğunluk alkış tutarken birkaç kişi de ‘çıplaksın’ diyebilmeli” şeklinde yorumluyor.
AB İlerlememe Raporu hakkında
CHP Uşak Milletvekili AB Uyum Komisyonu Üyesi, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Üyesi Coşkunoğlu, AB’nin hazırladığı ve hükümetimizin önemsemediği 13. Türkiye İlerleme Raporu ile ilgili olarak ise; “Türkiye, bilim ve teknoloji alanından (7. Çerçeve Programı) askeri alana (NATO) kadar, ekonomi ve ticaret alanından (Gümrük Birliği) uzay araştırmaları alanına kadar (European Space Agency), siyasi alandan (Avrupa Konseyi) eğitim alanına (Erasmus) kadar akla gelebilecek her konuda Avrupa kurumlarına katılmış bir Avrupa ülkesidir.
Dolayısıyla her ne kadar AKP hükümeti kendisi için destek arayışları sonucu ülkemizi AB karşısında ödev bekleyen çocuk durumuna düşürdüyse de Türkiye’nin adaylık süreci Türkiye ile AB arasında karşılıklı beklentiler, karşılıklı sorumluluklar ve yükümlülükler içeren bir süreçtir.
Fakat bu süreç 2002’den bu yana sadece AKP, hatta Erdoğan ile AB arasındaki bir alışveriş sürecine dönüşmüştür. Ciddi ve anlamlı bir müzakere sürecinin yürütülebilmesi için AB’nin diğer aday ülkelerle yaptığını yapması, Erdoğan ve yandaşlarının çemberinden çıkıp Türkiye ile yüzleşmesi ve basit bir alışveriş anlayışından kendisini kurtarması gerekmektedir” açıklamaları yapmakta...