HABERTÜRK

Keramet cübbede mi?


27 Ekim 2010

Ara ara karabatak misali ortaya çıktıkça Jet Fadıl’la ilgili yazılar yazmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Dün gazetelerin ana sayfalarında Jet Fadıl’ın cübbeli resmini görünce, “şaklabanlığın bu kadarı fazla” demekte aslında ne kadar yanıldığımı sonradan fark ettim.
Neden fazla olsun ki..?
WOW Otel’de İsmailağa Cemaati Lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’na İslam’a Üstün Hizmet Ödülü verilmiş.
Medya meraklısı Cübbeli Ahmet Hoca da harika bir konuşma yapmış. “İki gün önce Mahmut Ustaosmanoğlu ve Yusuf El Kardavi’nin ismini istismar ediyorlar’ diye haber yapanlar, bugün ‘Katıldılar, yemek yediler’ diye haber yaptılar. Yüzsüzler, utanmazlar” şeklinde söverek devam eden konuşmamasını dinleyenlerin içinde bir de baktım ki en önde Jet Fadıl oturmakta. Hem de cübbeyle...
Hatırlarsanız Fadıl Akgündüz önce Jetpa adında otomobil pazarlama hizmeti veren bir şirkete sahipti.
Müteahhitliğe girişmesiyle işlerini kısa zamanda büyüttü. Memleketi Siirt’te yüzde100 yerli ve Türk malı otomobil üretecek bir otomobil fabrikasını inşa etmeye başladığında büyük sükse yapmış, ‘İmza’ adını verdiği modeli ise bir daha ne gören de duyan olmuştu.
Hakkında tutuklama kararı çıkınca yurt dışına kaçmış ve 2002 seçimlerinde bağımsız milletvekili seçildiği Siirt’e gelince tutuklanmıştı. Türkiye için en büyük hizmeti ise boşalan koltuğu için yapılan seçim sayesinde Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olmasıdır.
22 Mayıs 2009 tarihinde Siirtspor’un başkanlığına seçilen Jet Fadıl seçimlere az bir zaman kala her nasılsa şimdi de cübbeli olarak karşımızda.
Diğer bir dedikodu ise, AK Parti’nin Siirt milletvekili adayı olacağı yönünde.
Ne sihirdir ne keramet, cübbede midir marifet..?

HOŞGELDİN HALİT
Gazetecilik mesleğinin duayenlerinden Halit Kakınç Habertürk Egeli ailesine katıldı. Önce şunu belirtmek isterim ki, kendileri dayı oğlum olurlar.
Sevgili Halit, aramıza hoşgeldin. Yıllarca İzmir’de yaşadın. İzmir çocuğu olduğunu hep gururla söyledin. İzmir basınına uzun yıllar emek verdin. Her zaman kızdırdığın ve seni kızdıran küçük yeğenin de senin yolunu izledi. Bildiğin gibi en büyük arzum bir gün seninle aynı gazete de yazabilmekti.
Ve işte sonunda oldu...!
Ne mutlu bana... (Demek ki seni daha çok kızdırabileceğim)