Şimdi biraz hafızalarınızı zorlayın. Evander Holyfield ismini hatırlıyor musunuz? Ufak tefek, yaşı geçmiş bir boksördü.
Boks ile ilgilenenler bilirler. Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu Mike Tyson’un tozu dumana kattığı zamanlardı.
Bütün maçlarını ezici bir güç ile nakavt ederek kazanıyordu.
Karşısına rakip olarak çıkardıkları zaman başta bahisçiler olmak üzere kimse Holyfield’e şans tanımıyordu. Müşterek bahisçiler bu haddinden kibar görünümlü, ufak tefek, yaşı geçmiş boksöre 1’e 25 vermişlerdi.
ŞAMPİYON OLDU
Fakat sonuç kimsenin beklemediği gibi gelişti. Holyfield ringe çıktı ve Tyson’u yenerek şampiyon oldu. Sonrasında başarısının sırrını sorduklarında alçakgönüllü bir uslup ile “Kazanacağınıza inanırsanız, kazanırsınız” cevabını verdi.
Yaşadığımız evrende gerek iş gerekse siyaset dünyası da böyle. Yeri gelir küçükler büyüklere meydan okurlar.
Ve Holyfield’ın stratejisi ile muhaffak olurlar. Kim, hangi uslup ile konuşacak olursa, emin olun 16 Nisan akşamı gerçek kazanan o kişi olacaktır.
Kırk yıllık fakir sofralarının eksilmeyen ürünleri salatalık ve bibere bile bir haller oldu. Fiyatları astronomik olarak artmış. İstanbul Hali’nde kıl biberin fiyatı 20 lirayı, salatalığınki 10 lirayı buldu. Nedeni ise ortada...
Geçen yılın sonunda başlayan yağışlar ve soğuk hava 2017’nin başından beri sürmeye devam ediyor.
Sel felaketleri, doğal afetler, aşırı kar yağışı, fırtınalar derken üretici tarlasına giremedi, seralar çöktü ya da sel altında kaldılar.
Ayrıca kar yağışı nedeniyle büyük şehirlere ürün sevkiyatı güçleşti. Ve olan yine zavallı Türk halkına oldu.
Anlayacağınız nur topu gibi yepyeni bir sorunumuz daha oldu; biber ve salatalık.
Diğer yaşam gereksinimiz olan ürünlerin de uçuşan fiyatlarını düşünerek, enflasyonun bizleri ne kadar zorladığını göz önüne alacak olursak yine de “sabredin her şey çok güzel olacak” diyorum. Kiminle konuşsam, hangi sektöre dalsam herkes kendini 17 Nisan sabahı ve sonrasına kilitlemiş durumda. Türkiye sihirli değnek bekler gibi beklemede...
Varsa yoksa 16 Nisan!