HABERTÜRK

Kanuni sorgulanıyor


28 Kasım 2012

Başbakan Erdoğan’ı takdir etmemek elde değil. Ülkenin gerek içteki gerekse dıştaki sorunlarına çare ararken boş zaman yaratıp bir de televizyon dizisi takip ediyormuş. Hem de Kanuni Sultan Süleyman’ı.

Ben diziyi izlemeye sonradan katılanlardanım.

Nedenine gelince.

Eşimin, doğayla başbaşa yaşayan, hayatı deniz olan sevgili arkadaşı Haluk’a son zamanlarda özellikle Çarşamba günleri bir haller olmuştu. Öncelikle Haluk hakkında şu bilgileri vermem lazım. Sadece doğadan gelen sesler dışında hiç bir sese tahammülü olmadığından yanında hiç bir suretle cep telefonu ile konuşamazsınız. Televizyon seyredemezsiniz. Elektronik hiç bir aygıta el süremezsiniz. Hele hele bir de onun o eşsiz güzellikte ki mekanında akşam yemeğinden “benim dizi izlemem lazım“ diyerek masadan kalkmaya yelteneceksiniz. Canınıza susamış olmanız lazım.

Günlerden bir Çarşamba akşamı, onun doğa ile iç içe olan cennet gibi mekanında, Haluk hiç adeti olmadığı bir şekilde ortadan kayboldu. Geri gelmesi gecikince aile fertlerinin kıkırdaşmaları başladı.

Haluk’un eşi, “Bugün Çarşamba. Yani Hürrem gecesi İnanmayacaksınız ama Muhteşem Yüzyıl izliyor. Şimdi de çaktırmadan diziyi kaydetmek için yukarı çıktı“ dedi.

İşte o gün bugündür Muhteşem Yüzyıl başlar başlamaz eşim dalga geçmek adına Haluk’u arar. Asla Çarşamba akşamları telefonlarını açmaz. Bense, “Bizim Haluk bu dizide ne buluyor?” merakıyla seyircisi olup tutulup kalanlardanım.

Dziye şimdi de Başbakan Erdoğan kafayı takmış, “Bizim öyle bir ecdadımız yok. Onun ömrünün 30 yılı at sırtında geçti. Sarayda o gördüğünüz dizilerdeki gibi geçmedi“ diyerek veryansın ediyormuş.

İyi de dizinin başında ne yazıyor, “Bu hikaye hayal ürünüdür.“

Bırakın da bunca sıkıntı içinde, Hürrem, Haluk’un, Kanuni de benim hayallerimdeki gibi kalsın.

Ne demişler.. İnsanlar hayal ettikçe yaşarlarmış.