HABERTÜRK

Kalemim tutuklu kaldı


26 Mayıs 2016

Sezen Aksu’nun dillerden düşmeyen “Ben sen de tutuklu kaldım” şarkısını bir çoklarınızın bildiğini tahmin ediyorum. İşte benim de karabatak misali ortaya çıkıp çıkıp yok olma durumum sık sık bu parçayı mırıldanmama neden oluyor.

Kadınların her pazartesi günü için söyledikleri, “Bu pazartesi kesin rejime başlıyorum” cümlesini ben de son aylarda kendi kendime “Bu pazartesi yazmaya başlıyorum” haline getirmiş durumdayım.

BUGÜN BAŞLADIM

Gel-git halindeki ruh durumumu bilen sevgili Habertürk Bölge Temsilcimiz Osman Gençer ve çalışma arkadaşlarım da zaten her hafta sordukları “Ne zaman yazmaya başlayacaksın?” sorusunu artık sormaz oldular. Biliyorlar ki yazma dürtüm beni illa ki elbet bir gün yeniden yazmaya başlatacak.

İşte bugün o gün mü tam bilemesem de en azından yine yeniden bir adım atmış oldum.

Bu ay sevgili eşimin vefatının üzerinden neredeyse 11 ay geçmiş olacak. Onsuz geçen 11 ayda inanın çok zorlandım.

Allah kimseye ne evlat acısı ne de hayat arkadaşının acısını yaşatmasın. Aile bireylerinden her birinin kaybı mutlaka acıların en büyüğü... Ama ne bileyim... Ruh eşimi, hayat arkadaşımı, sevdiğim insanı kaybetmek bana çok ağır geldi.

Bu arada arkadaşlarım, dostlarım, ailem sayesinde gerek Facebook’a gerekse diğer sosyal medya alemine geri döndüm. Arkadaşlarımın zoruyla seyahatlere gitmeye, spora zaman ayırmaya başladım.

Beni resimlerde artık ağlayarak göremeyenler içlerinden “vay gidene” dediler durdular. Ölenle ölmem, yaşamaya devam etmemem gerekiyordu sanırım onlar için. Gülmek, gülümsemek, eğlenmeye çalışmak ise aman aman!

Nereden bilecekler ki yüzüm gülse, gezsem tozsam da içim kan ağlıyor aylardır. Fakat olay sadece eşimin vefatı değildi ki...

Ölümün arkasından gelen ardı arkası kesilmeyen onlarca sorun da aylardır peşimi bırakmadı.

Vefattan sonra yediğim darbeleri, yaşadığım şokları anlatmaya başlasam inanın roman olur.

Dost bildiklerinin, dost olmadıklarını anlamanın verdiği hayal kırıklıkları, akraba bildiklerinin “öküz öldü ortaklık bitti“ misali aldıkları düşmanca tavırlar... Sahtekartlıklar, dolandırıcılıklar... Aklınıza ne gelirse.

Tabi bunların tek bir nedeni var idi: Para, miras...

YIKILMADIM

Tam 11 aydır ne eşimin ölümünün acısını yaşattılar bana, ne de göstermiş olduğum iyi niyetlerin karşılıklarını gördüm. Kimselere yaranamadım.

Ben beynimde Türkiye’de yaşanan her olay sonrası köşe yazılarımı yazarken, kalemim ise kendi sorunlarım yüzünden tutuklu kaldı..

Şu son 11 ayda 48 yıllık hayatımda görmediğim kadar çok mahkemem oldu. Fakat bütün yaşadıklarıma rağmen her zaman dile getirdiğim gibi yıkılmadım ayaktayım!

Rahmetli eşim de böyle olmamı isterdi. Yapılan hiç bir kötülük kimsenin yanına kar kalmıyor. Ve herkes bu dünyada bir şekilde cezasını görüyor.

Neyse.. Bugün sizlere bolca içimi döktüm.

Özlemişim köşemi..

Umarım içinizi karartmadım..