HABERTÜRK

Kaldığımız yerden...


02 Ekim 2010

Hatırlarsanız çarşamba günkü köşe yazım yarım kalmıştı. Başlık şuydu: “Kafası karışık İzmirli çocuk”

Taraf gazetesinin genç köşe yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’ya olan tepkimi dile getiren bu yazıya o kadar çok e-mail geldi ki mesaj kutum dolup taştı.

Demek ki İzmirli gencimizden benim gibi birçok İzmirli rahatsız. Ama birçok okurum benimle aynı fikirde: “Henüz genç... 29 yaş nedir ki? Belli ki kafası karışık. Ama böyle bir durumda kabahat çocukta değil ki... Onu yaşıt sanıp karşılarına alıp ekranlara çıkaranlarda. Genç işte... Reyting uğruna ne yapacağını şaşırıyor. Büyür nasıl olsa... Ama o zamana kadar büyükleri onu ekranlardan uzak tutmalı” diyorlar.

Şimdi gelelim Rasim Ozan Kütahyalı’nın sabrımı taşıran 27 Eylül günü yazmış olduğu köşe yazısındaki bölüme... Hatırlatma yapmak amacı ile tekrar sizlerle o bölümü paylaşmak istiyorum:

“İşte bu Başbakan; Doğan ve Karamehmet medyasına asla güvenemiyor. Arkasını döndüğünde, fırsatını buldukları an her şeyi yapabileceklerini düşünüyor. Bu medya gruplarının hakkaniyetine, adaletine güvenmiyor. O medya içinde çıkarları gereği samimiyetsiz biçimde kendisine ‘yandaş’ gözükenleri de iyi biliyor. Yarın rüzgar dönerse o tiplerin neler yapabileceğini de iyi biliyor...” şeklinde...

Kütahyalı’ya çarşamba günü buradan şu yanıtı vermiştim: Bugüne dek bana arkasını dönen kimse kazık yemedi! (Bu birrr...)

Medya grupları içinde yazan yazarların hepsi aynı düşüncede olacak diye bir kural yoktur. O zaman, bahsedilen kurumların içinde tek bir yazarı okuyun, hepsini okumuş olursunuz. Bu adı geçen medya kurumlarında, muhalefet yazan da var yazmayan da... (Bu ikiiiii...)

Sayın Kütahyalı’ya göre demek ki “yandaş” medya var... Bakın ne diyor: “O, medya içinde çıkarları gereği samimiyetsiz biçimde kendisine ‘yandaş’ gözükenleri de iyi biliyor.”

Sayın Kütahyalı; rica etsem Başbakan’ın görüşlerini sizin gibi bir meslektaşımız değil de kendi dile getirse... Belli ki üç kişi özel görüşme yapmışsınız. Bazen bazı görüşmeler kapalı kapılar ardında kalmalı.

Ne diyorsunuz, “Çok sahici adam bence. Ben, Hüseyin Çelik ve Başbakan miting kürsüsünün arkasındaki küçük odada sohbet ederken daha da net olarak gördüm bunu...”

Özel görüşmelerin ve orada konuşulanların açıklanması hoş olmayabilir. Belli ki siz bu durumu birçok ayrıcalığınız olduğunu düşünerek sevinçle köşenizden bizlerle paylaşmışsınız. Neyse gençliğinize veriyoruz... Yaşınız ilerledikçe öğrenirsiniz.