TUİK'in Haziran 2013'de yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre ,işgücüne yeni katılmak isteyen kadınlarda resmi işsizlik yüzde 35 olurken, çalışma hayatına yeni katılmak isteyen kadınların yüzde 58'i işgücü piyasalarının dışında kalmış.
Tevekkeli kiminle konuşsam iş arıyor. Üniversite mezunu gençler,yeni evlenenler,evlenecek olanlar veya evliler... Bu durum birçok neden ile birlikte iş yaşamındaki kadınlara yönelik özel uygulamalar ile de alakalı diye düşünüyorum.Kadınların çalışma hayatlarını kolaylaştırmak adına son yıllarda çıkarılan yasalar iş bulmalarını kolaylaştıracağına bin kat daha zorlaştırdı. Zaten ortaya konan rakamlarda bu durumu inkar etmiyor.
Çünkü, fizyolojik durumları nedeni ile kadınlara tanınan bu haklar Türkiye'de işverenlerin işine gelmedi. Özellikle de Başbakan Erdoğan her fırsatta en az üç çocuk isterken...
Kadınlara tanınan haklar çerçevesinde kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı haftalık süre, başka bir deyişle dört aylık süre için çalıştırılmamaları esas alındı. Bu süre tek bebeğe hamile kalınması halinde geçerli olan süre.
Eh üç çocuk doğurmayı hedeflediğini düşünecek olursanız gerisini siz hesaplayın.
Hamilelik süresince hamile kadına periyodik kontroller için işveren tarafından muayene izni verilmek zorunda. Bu izin süresi ücretli izin olup hamile kadın iş saatlerinde doktor kontrolüne gitti diye ücretinden kesinti yapılamaz.
Doğumdan Sonra çalışan kadın isterse 6 aya kadar ücretsiz izin alabilir.
Hatta 6 ay izni birlikte almak zorunda değil, istediği şekilde kullanabilir.
İş Kanunumuz kadınlara emzirdikleri dönem boyunca ayrıca süt (emzirme) izni de veriyor.
Buna göre yeni doğum yapmış kadına bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam birbuçuk saat süt izni verilmekte. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kulllanılacağını kadın kendisi belirleme hakkına sahip. Bu süre de günlük çalışma süresi içinde sayılıyor..
Herşey buraya kadar kadınlar adına son derece iyi ve güzel.
Peki bir yıl gibi bir süre iş yaşamından uzak kalan kadının iş pratiğinden kopmaması ya da yeniden iş yerine adapte olması mümkün mü?
Ya da şöyle sorayım; Bu şartlar altında ülkemizde hangi işveren genç, yeni mezun, bekar ya da yeni evli bir kadını işe almayı göze alır?