HABERTÜRK

Kadın katliamları


10 Ağustos 2011

Son zamanlarda kadın katliamlarına yönelik yazmış olduğum yazılarıma gelen e-mailleri sizlerle paylaşmak istememe rağmen bir türlü gündem kalabalığından vakit bulamadım.

Son köşe yazımda “Tek tuş tahrik eder mi” başlığı altında, Bakanlığın dövülen kadınlara hak gördüğü ‘tek tuşla polis çağırma’ hattını Özerk Diyanet Vakıf Çalışanları Birliği Sendikası (DİN-BİR-SEN) Genel Başkanı Lütfi Şenocak’ın çok gördüğünü, yaptığı açıklamadaki, “Bu uygulama, evlilik kurumuna daha fazla zarar verir” cümlesini özellikle eleştirmiştim. Her ne kadar kurumlar ve derneklere karşı taraf gözükmemek adına onlara destek veren yazılar yazmamaya özen göstersem de ‘doğru söze ne hacet...’ diyerek Sosyalist Kadınlar Birliği imzası ile bana gelen e-mail’i sizlerle paylaşmak istiyorum;

İŞTE O YAZI

Ekonomik krizle gelen yıkım politikaları, ırkçılık ve ayrımcılık, milliyetçi-faşist politikaların taban bulmaya başlaması ve militaristleşme, kadına yönelik şiddeti de tırmandırdı. Türkiye’de özellikle AKP hükümeti ile birlikte artan şiddet, yüzde bin 400’lere ulaşarak her gün en az 5 kadın katledilirken, Avrupa’nın en demokratik ülkeleri olarak bilinen İsveç ve Norveç gibi ülkelerde bile son 5 yıl içerisinde yüzde 10 oranına ulaştı.

Türkiye’de, “Beyaz tayt giydi”, “Tuzluğu uzatmadı”, “İzinsiz sokağa çıktı”, “Cilveli saat sordu”, “Sık banyo yapıyor”, “Telefonla mesajlaştı”, “Yemeği zamanında hazırlamadı” şeklinde gerekçelerle kadınlar öldürülürken, Avrupa’da “Sözümü dinlemiyor”, “Onurumu zedeliyor”, “Sinirlendiriyor”, “İnternette flört ediyor” vb gerekçelerle kadınlar öldürüldü. Necla, Ayşe, Sakine, İpek, Arzu, Remziye, Adile, Clare, Alicia, Ivy, Rukhsana,.. Kimi 18’inde, kimi 61’inde. Kimi başörtülü, kimi mini etekli.. Ortak noktaları katledilmeleri ve katillerinin eş, sevgili, baba ya da kardeş olması.

Hemen hemen tüm ülkelerdeki kanunlar, kadına yönelik şiddet karşısında aciz! Katliam şekli her yerde aynı. Vahşet derecesindeki kararlılık, kullanılan cinayet aletleri aynı. İfadeler aynı, cinayet haberini işleyen ağız aynı. Olayları psikolojiye bağlayan sözüm ona ‘bilir kişilerin’ sözleri aynı. Cezayı bin bir nedenle hafifleten yasa uygulayıcıları aynı.

Katliam öncesi kadının başvuru yaptığı ve yardım alamadığı kolluk güçlerinin yaklaşımları aynı.

Sosyalist Kadın Meclisleri’nin bu nedenle başlattığı 1 milyon imza kampanyası ile dayanışma başta olmak üzere, yaşadığımız tüm coğrafyalarda artan şiddete karşı el ele verelim!.. Kadın katliamlarını durduralım!..

Yaşasın kadın dayanışması!.. Kadın katliamlarına son..

Benim notum; Sosyalist değilim, hiçbir zaman da olmam. Ama bir kadın olarak beni savunan yoksa, savunana neden destek vermeyeyim?