HABERTÜRK

İslamofobi ve Atatürk


18 Ocak 2015

İlk kez 1991 yılında kullanılmış olup 11 Eylül saldırılarıyla gündeme getirilmiştir İslamofobi, kelime anlamı olarak “İslam korkusu” demektir.

Müslümanlara ve İslam dinine karşı sürdürülegelen ön yargı ve ayrımcılıktan kaynaklanmaktadır.

Son yıllarda dünyada yaşanan terör saldırılarının arkasından müslümanların çıkması, ortadoğunun terörist kaynaması, sürekli terörist üretmesi, müslümanın müslümanı hunharca katletmesi İslamofobi’yi yine gündeme oturttu.

ABD merkezli News Corporation şirketinin sahibi Rupert Murdoch Fransa’daki Charlie Hebdo saldırısının ardından Twitter, hesabına şöyle yazdı; “Müslümanların çoğu barışsever olabilir ama içlerinde büyüyen Cihatçı kanserin farkına varıp ortadan kaldırana dek onlar da sorumlu sayılmalıdır.”

 Murdoch bile belli ki İslamofobi’nin etkisine girmiş.

MEDENİ OLMALIYIZ 

Her zaman ileriyi görme yeteneğine sahip olan Atatürk ilerleyen yıllarda İslamofobi’nin de hortlayabileceğini düşünmüş olsa gerek ki; “Laiklik olmadan çağdaşlaşma olmaz” demiş ve gerçekleştirdiği devrimleri batılılaşma olarak değil çağdaşlaşma olarak adlandırmış.

Atatürk çağdaşlaşma konusunda ki kararlılığını 1925 yılında şöyle ifade etmiş; “Biz her bakımdan medeni insan olmalıyız. Çok acılar gördük. Bunun sebebi dünyanın vaziyetini anlayamadığımız içindir. Fikrimiz, zihniyetimiz, medeni olacaktır. Şekillerimiz, kıyafetlerimiz tepeden tırnağa medeni olacaktır. Bütün Türk İslam alemine bakınız, zihinlerini, fikirlerini medeniyetin emrettiği kapsam ve yüksekliğe uyduramadıklarından ne büyük felaketler ve ıstıraplar içindedirler. Bizim de şimdiye kadar geri kalmamız ve nihayet son felaket çamuruna batışımız bundandır.

Beş altı sene içinde kendimizi kurtarmışsak bu zihniyetimizdeki değişikliktendir. Artık duramayız. Mutlaka ileri gideceğiz. Geriye ise hiç gidemeyiz. Çünkü ileriye gitmeye mecburuz. Millet açıkca bilmedir, medeniyet öyle bir ateştir ki ona kayıtsız kalanları yakar mahveder. İçinde bulunduğumuz medeniyet ailesi içinde layık olduğumuz mevkii bulacak ve onu koruyacak ve yükselteceğiz. Refah, saadet ve insanlık bundandır.”

Atatürk, çağdaş dünyayı anlamayan ve çağdaş dünyaya direnç gösteren toplumların mahvolacaklarını, esir olacaklarını ve aşağılanacaklarını belirterek, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu yanlışa düşmeyeceğini belirtmiş.

Atatürk, 1924 yılında 100 yıl sonra olabileceklere karşın yol göstermişken, bizler bugün ne yapıyoruz?

Neden ileriye değilde geriye bakma heveslisi bir toplum olduk?

Bizler nerede hata yaptık da İslamofobi’nin içine dahil olduk?