HABERTÜRK

İmralı sakini


23 Aralık 2009


Sevgili okuyucular 2010 yılına girmemize sayılı gün kalmış iken kendi kendime oturup 2009 yılının muhasebesini yaptım. Aklıma ilk gelen ille de "demokratik açılım " diye direnen Başbakan'ın yorgunluktan çukura batmış gözleri, Kürtlerin 'açılım' adı altında her geçen gün bitmeyen istekleri ve İmralı sakini geldi.
İşsizlik, ekonomik kriz, iklim değişiklikleri, yoksulluk, yolsuzluk... Bu saydığım sorunlar milletimiz tarafından kanıksandığından 2009 yılı adına yaptığım sıralamaya girmeyi hak etmediler.
2009 yılının yıldızı ise bana kalırsa İmralı sakini. 5 milyon dolar harcanarak kendisine tahsis edilmiş özel adayı beğenmeyip, 1 7 santimetre-
kare için ortalığı ayağa kaldıran, ülkeyi oradan idare etmeye çalışan şu bebek katili. Son zamanlarda yaşadıklarımızı anlamak için sanırım bazı detaylara dikkat etmemiz gerekmekte. Özellikle İmralı sakinin sarf ettiği sözlere...

MUHALEFETE KOZ VERDİ

Öcalan'ın Başbakana hitaben "Sonunuz Menderes, Özal ve Erbakan gibi olur" sözleri bana kalırsa birçok şeye açıklık getiriyor. "Meclisteki dördüncü parti PKK'dır" diyen CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman'a bu noktada katılıyorum. Bence de meclisteki dördüncü parti PKK'dır. Dikkat ederseniz demokratik açılım süreci konuşulmaya başladığı günden beri Öcalan olaylara müdahale etmeye başladı. Bu sayede muhalefetin ekmeğine yağ sürülmüş oldu.
Muhalefetin "Terör elebaşı, bebek katili muhatap alınıyor" savunmaları her geçen gün bu sayede haklılık kazanmış oldu. Devletin plan hazırlaması gerekirken İmralı sakini "plan hazırlayacağını " kamuoyuna duyurdu, ardından da Habur sınır kapısı rezaleti yaşandı. Tabi bu arada muhalefet partilerine bolca malzeme sağlanmış oldu.
Fakat bütün bu yaşanan rezaletler bebek katilini tatmin etmediğinden, ortada hiçbir sebep yokken ulusalcılığın kalesi sayılan İzmir'de DTP'liler konvoy dolaştırdılar ve tatsız olaylara sebebiyet verdiler.

NEDEN BAHSETMEK İSTEDİ?

Eski DTP milletvekilleri yazılmış senaryonun aktörlerinden ibaret hale gelmişlerdi. Tabi bu arada terör eylemleri de devam ediyordu. Şehit cenazelerinin ardı arkası kesilmedi.
Otobüslere molotof kokteyller atıldı, gencecik insanlar öldü. Peki bütün bu yaşananlara sebebiyet veren neydi? Neden İmralı sakini Tansu Çiller'den ya da Mesut Yılmaz'dan bahsetmedi de, darbelerin tasfiye ettiği Adnan Menderes, Erbakan ve şüpheli bir şekilde ölen Turgut Özal'dan bahsetti?
Bana kalırsa 2009'un anahtarı bu sorunun cevabında yatıyor.