HABERTÜRK

IMF mi bizi bıraktı biz mi onu?


15 Mart 2010


Global kriz kapımızı çalmaya devam ederken Başbakan Erdoğan, "IMF ile anlaşma olmayacak" dedi. AB üyesi Yunanistan, 2010 yılında IMF'e muhtaç iken Türkiye neden değil?
Yoksa Başbakan, kendisine verilen 'Arap Nobeli' sayılan İslama Hizmet Ödülü'nün sevinci ile havaya girip IMF'e 'one minute' mu dedi?
Kendi kendime cevaplar ararken "En iyisi, bir bilene sormak" dedim. Ve bir bilen dedi ki:
"IMF'in bu hükümete iki önemli uyarısı vardı. Birincisi, belediyelerin israfları. Yani belediyelere aktarılan ve üretken olmayan fonlardaki muazzam patlama. İkincisi, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarındaki hesapsız, kaynaksız harcamalar ve ortaya çıkan büyük açık.
Hükümet uyarı konularından sadece sağlık sisteminde tedbirler almaya başladı. Çünkü her iki konu da hükümetin seçim rüşveti olarak kullandığı argümanlar. Hükümet, sorumlu davranmayı reddetmiştir. İşte, IMF bu yüzden Türkiye'ye kefil olmaktan vazgeçmiştir. Hükümet ise bir yandan tarihin en yüksek ve cezalandırıcı vergileri ile diğer yandan da bankalar yolu ile vatandaşlarının imkanlarını kurutmakta, o kaynakları da yandaşlarına kullanmaktadır.
IMF'in bugünkü tabloyu daha fazla sigorta etmek istemediği aşikardır. Ama unutulmaması gereken, kriz sonrasında bile Türkiye'ye yabancı kaynak girişinde (bu çarpık tabloya rağmen) IMF'in sigortası ve kefil olma rızası vardı. Acaba şimdi ne oldu? Yoksa IMF'in temsil ettiği uluslararası kamuoyu, hükümetin maceracılığından ve sorumsuzluğundan ilk defa şüphe etmeye mi başladı? Takdir milyonlarca çaresiz, umutsuz, işsiz insanımızın."

İŞTE IMF'İN HİKAYESİ

Türkiye'de bugün yaklaşık 12 milyon kişinin yoksulluk sınırının altında yaşadığını, her bebeğin 6 bin 931 dolar borçla dünyaya geldiğini sizlere hatırlatırsam karar vermenize yardımcı olur muyum?
Son bir hatırlatma: TÜİK'in işsizlik raporu açıklamasından sonra Forbes dergisi şöyle yazıyordu: "Türkiye'de 2002 yılında dolar milyarderi sayısı 8 iken, 2006 yılında bu sayının 26'ya, 2008 yılında Türkiye'de işsizlik artarken de 35'e çıkması ve servetlerinin GSMH'nin yüzde 9'unu oluşturması, gelir dağılımındaki çarpıklığın bir göstergesidir."
Birileri bizlere farklı farklı pencerelerden hikayeler anlatıyor. Takdir, "bir bilenin" dediği gibi milyonlarca çaresiz, umutsuz, işsiz insanımızın.