HABERTÜRK

Hikikomori


17 Şubat 2016

Bugünlerde sıkça duyduğum bu garip kelime Japonlar’ın adlandırdığı bir hastalığın adı. Bu hastalık bulaşmıyor, ama hızla yayılıyor. Sadece Japonya’da vaka sayısı toplamda bir milyonu aşmış. Yani her 100 kişiden biri bu hastalığa yakalanmış. Her gün yeni yeni ihbarlar da gelmekteymiş. Özellikle genç hastaların sayısı inanılmaz bir şekilde artmaya devam ediyormuş. Bilim insanları tüm uğraşlarına rağmen hastalığı tam olarak çözememişler.

Hikiomori’nin sözlükte tam karşılığı “genellikle ergenlik çağında görülen, toplumdan elini ayağını çekme durumu” şeklinde tanımlanıyor.

Ergenlik çağındaki erkeklerin hastalığa yakalanma oranı karşı cinse göre çok daha yüksek. Bu nedenle Japonlar hastalığı erkekleri pençesine alan tür olarak kabul etmişler.

Japonya’daki zeki ve gelecek vaat eden erkekleri etkilediği söylenen Hikikomori, bu ergenlerin toplumdan uzaklaşmasına ve yatak odalarına hapsolmasına neden oluyormuş.

SAĞIR EDEN SESSİZLİK

Elini ayağını bir şeylerden çekmek tanımını doktorlar, kişilik bozukluğu, bir tür şizofreni tarzı farklı bir hastalık olarak açıklamışlar. Anlayacağınız çağın hastalığı... Aslında bu hastalık bir çok ülkede, özellikle de gelişmiş ülkelerde giderek yayılmakta. Buna karşılık dünyanın önemli bir bölümü hala bu hastalıktan habersiz. Tıpkı bizler gibi.

Doktorlar özellikle gençleri uyarırken, “sırada siz olabilirsiniz” türü uyarılarda bulunmaktalarmış.

Adı bizlere garip gelse de eminim sizin çevrenizde de bu yaygın hastalığa tutulmuş tanıdıklarınız vardır. Hatta bu kişilerden biri siz bile olabilirsiniz. Çünkü bu salgın bütün dünyayı hızla pençesine almaya başlamış.

Bazı hastaların 24 saat uyumadan internette dolaştığı, yıllarca odalarından hiç çıkmadıkları tespit edilmiş.

Japonya’da yapılan araştırmaya göre, Hikikomori gelir düzeyi düşük ailelerde çok nadir görülmekteymiş.

Orta sınıfı temsil edenler daha fazla risk altındaymışlar. Hastaların önemli bir kısmı iyi üniversitelerde olan öğrenciler veya mezun olanlarmış.

Hastalık son dönemde çevrilen “sağır eden sesizlik” isimli bir belgesele konu olmuş. Aynı belgeseli şahsen ben bizim evde de çekebilirim. Çünkü aynı evde yaşamamıza rağmen oğlumun benimle tek kelime konuşmadan saatlerce internet başında oturduğuna defalarca şahit oldum. Kimilerine göre (bizde henüz adı konmamış olan) bu hastalık modern dünyanın sonu, kimilerine göre ise geçici bir sendrom.

Ama bana soracak olursanız “sağır eden sessizlik” durumu son derece sinir bozucu olup, aynı evde yaşayan insanları delirme noktasına getiren bir vakka hali...

Hikikomori denen illete eğer bu yüzyılda çare bulunmaz ise demek ki dünyada erkeklerin sesi fazla duyulmaz hale gelecek. Eh fena da olmaz...