22 Temmuz seçimlerinden sonra TBMM’de kadın sayısı 48’e yükseldi ama yine de kadın oranı yüzde 10’un altında kaldı. Yeri geldiğinde en sert eleştirilere maruz bıraksam da yiğidin hakkını yiğide vermek lazım. Çünkü kadın vekil sayısını en çok artıran siyasi parti AK Parti oldu.
2007 seçiminde, AK Parti’den 27, CHP’den 10, MHP’den 2, DTP’nin desteklediği bağımsız adaylardan da 9 kadın Meclis’e girdi.
23’üncü dönemde Meclis’e giren kadın sayısı bir önceki seçimin 2 katından fazla. Geriye dönecek olursak, 2002’de 21 kadın Meclis’te yer bulurken, 2007’de bu sayı 48’e çıktı.
Sıra geldi 2011 seçimlerine. Siyasi parti liderlerinin seçim arifesinde belki de tek ortak cümlesi şu;
Kadınlara ve gençlere yer vereceğiz!
Hatırlarsanız merhum Bülent Ecevit’in başbakan olduğu 56. hükümet döneminde, PKK’nın ele başı Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilişinin ardından gidilen 18 Nisan 1999 seçimlerinde olağanüstü bir hal durumu doğmuştu.
Bebek katili Abdullah Öcalan, eğer 56. hükümet zamanı yakalanmamış olsaydı, DSP yerine, 18 Nisan 1999 seçimlerinde MHP’nin birinci parti olarak çıkmasına kesin gözüyle bakılıyordu. 18 Nisan 1999 Seçimleri‘nde DSP oylarını yüzde 14.65’ten yüzde 22,19’a çıkardı ve birinci parti oldu. ANAP ve Milliyetçi Hareket Partisi ile birlikte 57. Cumhuriyet Hükümeti kurdu. DSP listelerinde arka sıralarda olan bir çok kadın aday seçilemeyeceklerini tahmin ettiklerinden seçim sonuçlarını takip bile etmemişler, gece yarısı milletvekili olduklarını öğrenerek şok yaşamışlardı.
1999 seçimlerinde genel ve yerel seçimler aynı anda yapıldığından aynı şaşkınlık yerel seçimlerde de yaşanmıştı. DSP Karşıyaka’da yüzde 31.659 almış ve hiç umulmadık bir şekilde Şebnem Tabak’ı belediye başkanlığına taşımıştı.
Diyeceğim o ki; Tesadüflere, olağanüstü hal durumlarına gerek kalmadan kadınların meclisteki sayılarının arttırılması ancak seçilmeleri mümkün olan yerlere konmaları ile mümkündür.
Gerisi hikaye...