HABERTÜRK

Hangisini yerseniz...


13 Mayıs 2011

Garip ama gerçek olayların yaşandığı bir ülkede yaşar olduk. Büyüklere masalların anlatıldığı dönem hatırlarsanız ülkede rahmetli Turgut Özal döneminde başlamıştı. O dönemde Beta ya da VHS olarak adlandırılan video kasetler vardı.

Rahmetli Özal halka icraatlarını anlatırken bazen eşi Semra Özal ile arabayla gezinti yaparken görüntülenir, eşi ile kasetten Türkiye’yi dinlerlerdi. Bazen de bir video kaset koyar; bitmiş, bitmemiş ya da bitecek olan projeleri ekrandan halka anlatırlardı. Pespembe bir Türkiye görürdük.

12 Haziran yaklaşırken son bir aydır sanki tarih tekerrürden ibaret...

Halk işsiz...

Halk aç...

Halk krizde...

Ekonomik kriz daraltmış.

Kadına şiddet artmış.

Gençlik deseniz...

Şifresiz kalmış...

Üniversiteye girmek,

Hayal olmuş.

Bir aslan Püskevit derken

Minik fareler kükremiş...

Biri, ‘Bir sınavı yapamayana oy vermeyin’ derken

Diğerleri ‘Michigan Projesi’nden bahsetmiş.

Gençler “ÖSYM mi? Aman...!” derken

Diğeri “Şifre yok...!”

Torpil yok...!” naralarına devam etmiş.

Birileri “Haksızlık bu!” diyerek savcılığa başvururken

Diğeri “Takipsizlik” diyerek kendisini yalanlamış.

Silopi’de polisler şehit olurken,

Habur’dan davul zurna ile gelip

Sırra kadem basanlar,

Çoktan unutulmuş...

Anlayacağınız ülkenin ayarı kaçmış.

Ne mi yapacağız?

İnanın yapılabilecek hiçbir şey yok. Çünkü seçim atmosferinde “istikrar” adı altında anlatılan politik düzeni halkımız devam ettirmeye mecbur. Baksanıza, nüfusun neredeyse dörtte üçünde borç gırtlağa kadar.

Son yılların gözdesi olan konut patlaması ile ev sahibi olmanın kolaylaştığı zannedilerek alınan ev kredileri, kredi kartı borçları, her geçen gün güçleşen yaşam koşulları ile artan masraflar, istediğiniz kadar isyan edin, yine de sizleri de bizleri de süregelen sisteme prangalamış durumda.

Sanki burnuna halka takılmış ayı misali... Üstünüze alınmayın ama kendimi, sahip nereye çekerse oraya gitmek zorunda kalan bir ayı gibi hissetmeye başladım.

Demokrasi” adı altında “Hangisini yersiniz ...?” diye sorulup bana seçme şansı sunulsa da sanki hep önüme konulanı yemek zorunda kalıyorum.