Gazetemiz Habertürk ANDY-AR Kamuoyu Araştırma Şirketi’yle seçmenin düşüncesine kulak verip beklenti ve isteklerini sormuş. Ve sonuç olarak da halktan “hem uzlaşma hem hesaplaşma istiyoruz” sonucunu almışlar. Türk halkı yıllardır huzursuz, gergin... 7 Haziran seçimlerinde sandıkta bunu açıkca söyledik.
Sizlere şu satırları yazarken bir taraftan da meclis başkanlığı için yapılan oylamayı izliyorum. Meclis Başkanı olarak kim seçilirse seçilsin Türk halkı artık belli ki tek bir şey istiyor; huzur ve hak yerini bulsun.
Sizlere konuya ilişkin bir masal anlatayım;
Yaşlı usta kapısının ısrarla vurulmasıyla sarsılarak uyanır. Zengin giyimli bir adam davet beklemeden içeri dalar. Nefes bile almadan konuşmaya başlar; bilmelisin ki saygıdeğer usta, bugün huzuruna gelen bu öğrenci tanınmış ve saygıdeğer bir alimdir.
Ben kralın en güvendiği danışmanlarından biriyim. Kral bana sormadan parmağını bile kımıldatmaz. Tavsiyelerim ve bilgeliğim pek çok kişi tarafından talep görür.
Bulunduğum konuma gelmem kolay olmadı. En iyi ustalarla çalıştım, en katı öğretilere uydum. Kendimi sürekli geliştirmeye çalışıyorum. Bana seni tavsiye ettiler, bunun için seni görmeye geldim. Adam başarılarını anlatmaya devam ederken bu arada usta da misafine çay isteyip istemediğini sorar ve fincana çay koymaya başlar. Fakat usta çay fincandan dolup misafirin kucağına dökülmeye başlayana kadar dökmeye devam eder. Üzerine çay dökülen adam, ayağa fırlayıp paltosunu silkelerken, “Yaşlı adam, fincanın dolduğunu görmüyor musun? Fincan daha fazlasını alamadığı halde neden hala çay döküyorsun?” diye bağırır.
“Senin zihnin de evlat, bu fincan gibi” der yaşlı adam sakince ve devam eder; “Yeni bilgiler alamayacak kadar dolu. Git onu boşalt. Bana boş bir fincan gibi bir zihinle gelene kadar sana öğretecek bir şeyim yok.”
BARDAK TAŞTI
İşte halk olarak bizlerde hayatın bu gerilimli ve yüksek temposu içinde (yukarıdaki masal misali ) zihnen dolmuş da taşmış durumdayız. Yeni bir girişimde bulunmadan önce yani 7 Haziran’da sandığa gitmeden önce belli ki kendimizi dinledik ve bizleri motive eden ya da yıldıran nedenleri sorguladık. Şimdi Meclis’te temsil etmeleri için yetkiyi verdiğimiz insanlara sıra geldi. Yeni bir şeye başlamadan ya da sorumluluk almadan önce onlar da bizler gibi durup düşünsünler ve kendi içlerini sorgulasınlar. Çünkü hep unuttukları bir şey var; Bardak çoktan taştı.