Padişahın biri, Mecnun'un aşkından deli divane olup çöllere düştüğü Leyla'yı çok merak eder. Leyla'nın bulunup huzuruna getirilmesini emreder. Leyla'yı bulup getirirler. Padişah Leyla'yı görünce hayretler içinde kalıp sorar, "Mecnun ‘un aşkından deli divane olup dağlara çöllere düştüğü Leyla sen misin ? Senin öyle fevkalede bir güzelliğin olmadığı gibi, sıradan kadından hiçbir farkın yok. Hal böyle iken Mecnun senin için nasıl deli divane olur?
Leyla hiç tereddüt etmeden cevap verir.
"Padişahım sus!..Çünkü sen Mecnun değilsin. Bendeki güzelliği görebilmen için sende Mecnun‘un gözlerinin olması ve bana Mecnun‘un gözleriyle bakman gerekir" der.
Padişah bu haklı sözler karşısında söyleyecek bir şey bulamaz, susup kalır...
Şimdi gelelim Mesnevi'ye ait bu hikayeyi neden örnek verdiğime.
Biricik evlatlarını bu vatan uğruna şehit veren aileler Apo'ya baktıklarında, onunla olan görüşmeler ve gelişmeler yayınlandıkça sizce ne görüyorlar?
Evlatlarının katilini...
Ben ve benim gibi düşünenler Apo'ya baktığımızda ne görüyoruz?
Bebek katili...
Peki ya Apo ile masaya oturanlar, ondan mesajlar iletenler, talimatlarını yerine getirenler ne görüyorlar?
Lider...
Mesnevi'nin hikayesi işte burada devreye giriyor. Onlar Apo'ya Mecnun'un gözleri ile bakarlarken bizler kendi gözlerimizle bakıyoruz.
AKILLI JAPONLAR...
Firmaların reklam giderleri malum. Hele bir de halen daha dünyayı sarsan bu ekonomik kriz ortamında...
Japonya'da bir reklam ajansı, reklam vermek için çok ilginç bir yöntem bulmuş. Genç kızların bacakları...
Absolute Territory adlı şirket kadrosunda 300 bacak varmış. Kızların yapması gereken ,etiket-dövme şeklinde olan reklamı bacaklarına yapıştırmak ve mini etek giymek. Sekiz saat boyunca reklamı halka açık alanlarda göstermek zorunda kalan kızlar emeklerinin karşılığı olarak da 121 dolar kazanıyorlarmış.
Acaba bizim ülkemizde de uygulanabilir mi?
Ne dersiniz?
DEMOKRATLIĞIN ÖLÇÜSÜ...
Kendin için ne istiyorsan başkaları için de onu iste!
Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkalarına yapma!
Demokrat öyle bir kişidir ki, kendisinden önce başkalarının eşitliğini ve özgürlüğünü savunur.