HABERTÜRK

Gençleri bir kerede öldürün...!


18 Haziran 2011

2011 öğrenim yılında üniversite sınavına giren gençlerin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir. İnsan dirhem dirhem mi, yoksa bir kere de mi öldürülmeli?

Karşınızdaki sadistse sizi dirhem dirhem, acı çektire çektire öldürmeyi tercih eder.

Ya da en kısa yoldan bir kere de hızlı ve acı çektirmeden yapar yapacağını...

Son yıllarda sık sık değiştirilerek yürürlüğe sokulan, her birinin sonu hüsranla biten, alfabenin neredeyse bir çok harfinin yan yana getirilmesi neticesinde çeşitli isimlerle yeniden pişirilip, gerek eğitimcilere, gerekse öğrencilere dayatılan, bu ucube yapının nereye kadar devam edeceğini merakla bekliyorum.

HARF BIRAKMADILAR

Yan yana konan harflerin anlamlarını, sistemlerini, puan hesaplamalarını veliler, eğitimciler, öğrenciler tam çözecekken hoooop harfler değişime uğruyor. Eskilerin anlamları anlaşılamadan yenisi ile uğraşılmaya başlanıyor.

OKS olmadı SBS... SBS olmadı, 3’lü sınav sistemi...

Bizler SBS ile OKS’nin açılımını öğrenemeden öğrenciler şok olmasın diye de ilk kez bu yıl 7. ve 8. sınıflara uygulanan “sene sonu sınav sistemi“ hayata geçirildi.

Bunun adı da yumuşak geçişmiş.

Sırası ile yumuşak geçiş

YGS şifre skandalı, YGS soru kitapçıklarında Fen Bilimleri testi olmayan soru kitapçıkları 8 cezaevine dağıtılması, ALES’e giren 500 adaya eksik kitapçık verilmiş olması, YGS’ye giren mahkum adaylara yeni sınav düzenlenmesi, ALES mağdurlarına yeniden sınav yapılması, YGS’ye giren Diyarbakır’dan 4 öğrenciye LYS’ye iki gün kala yeniden sınav çağrısı yapılması, STS 2011 sınav sorularının geçen yılın soruları ile aynı olması ve sınavın 3 Temmuz’da yeniden yapılacak olması.

Şimdi sırada ilki 18 Haziran’da uygulanacak olan LYS sınavı var. Öğrenciler kadar, eğitmenler de gergin bir bekleyiş içindeler.

HİÇ Mİ DÜŞÜNÜLMEZ?

ÖSYM yetkililerine bir soru yöneltmek istiyorum;

18 Haziran’da saat 10:00’da Geometri-Mathematik sınavına giren bir öğrencinin diyelim ki sınavı umduğundan çok kötü geçti. Ve moral çöküntüsü yaşadı.

Ve bu ruh hali içinde, yine aynı gün saat 14:30’da gerçekleşecek olan Yabancı Dil Sınavı’na, ertesi gün de 19 Haziran’da sabah saat 10:00’da Sosyal Bilimler sınavına girdi.

Aradan 5 gün geçtikten sonra da yani 25 Haziran’da bu ruh hali ile Edebiyat-Türkçe sınavına girecek.

Bir insanı bir kerede mi yoksa yavaş yavaş mı öldürmeli?

Buna işkence değil de ne denir?

Hiç mi psikologlara, eğitimcilere danışmazsınız?

Bu kadar mı düşüncesizsiniz?