HABERTÜRK

Fransız mutfağı


25 Ocak 2012

Biz Türkler, Ermenilere soykırım yaptık mı yapmadık mı? Ermeni yasa teklifi pazartesi günü Fransız senatosunda oylandı. Senato saatlerce, komisyonun “teklif gündemden düşürülsün” önerisini görüştüler. Halen canlı olan sözde mağdurlar hakkında 60 kadar senatör saatlerce konuştu. Senato üyelerinin konuşmalarını tek tek dinledim.
Tabi bu arada alerji ilacım ‘zyrtec’i sinirden neredeyse kutuyla içecektim. Çünkü, saat 20.00 olmasına rağmen halen daha oylamaya geçilemediğinden vücudumda kabarmadık yer kalmamıştı.

Bu arada Başbakan yasa tasarısının oyladan geçmesi halinde ‘bir daha asla Fransa’ya gitmeyeceğini’ açıklamıştı.
İşte o andan itibaren ben de destek amaçlı olarak şu kararları aldım;
Harfiyen uyguladığım Dukan Diyeti’ni bir daha asla yapmayacağım.
Hayranı olduğum Fransız mutfağından tek lokma yemeyip, hiçbir ürünlerini içmeyeceğim.
İşin kötü yanı Fransız Mutfağı yemek pişirmenin sanatsal yönünü ön plana çıkaran ulusal bir mutfaktır.
Dünyanın en iyi mutfakları arasında yer alan Fransız Mutfağı, iştah açıcı ve göz doldurucu olması ile dikkat çektiğinden özel ilgi alanlarım arasında yer almaktadır.
Fransızlar güne kahve veya sıcak kakaonun yanında kruvasan, baget ve tost içeren bir kahvaltıyla başlarlar.
Nasılda nefistir anlatamam.
Ama bir daha mı? Asla..!

Özellikle akşam yemekleri çok önemlidir. Başlangıç olarak mutlaka alkollü bir içki alınır.
Arkadan çorba veya küçük bir salata ile devam eilir. Ana yemek olarak özel soslarla hazırlanmış et veya balık yanında sebze ile servis edilir. Tatlılar son derece lezzetli ve hoş görünüşlüdür. Yemek yanında daima ekmek, soda ve şarap vardır. Şarap yemeğin bir parçası ve tamamlayıcısıdır.
“Şarapsız yemek güneşsiz bir güne benzer” diye eski bir Fransız atasözü sofrada şarabın ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Yaaa... Bu işkence değil de nedir?
Saat 20.17 oylama başladı...
Ve komisyonun önergesi Reddedildi!
Of... Ya bundan sonra hayatımda Fransız Mutfağı olmadan nasıl yaşayacağım.