HABERTÜRK

Fransız mıyım?


20 Nisan 2011

Pazartesi günü açıklanması beklenen YGS sınav sonuçlarının duyurulacağı tarihe dair hiçbir açıklama getirilmemesi, sınav sonuçları ile ilgili hala tarih verilmemesi ve yaşanan şifre skandalına karşı gösterilen tepkiler, protestolar...

Bunlar demokrasi ile yönetilen ülkede yaşayan insanların doğal hakları değil midir?

Başbakan’ın YGS sınavına isyan eden gençler için “Gençlerin hissiyatını malzeme haline getirmek; açık söylüyorum ahlaksızlıktır. Taksim’de bin kişiyi yürütmek problem değil. Biz de kalkarız onların karşısına 10 bin tane genci koyarız. Ama biz gerilimden yana değiliz” sözlerini önce ‘acaba yanlış mı duydum’ diyerek tereddütle tekrar dinledim.

Meğer doğru duymuşum...

İşte o an aklıma “Yaşanan skandalı protesto ederek haklarını aramaya çalışan gençlerin karşısına Başbakan hangi uyruktan gençleri yerleştirmeyi düşünüyor olabilir” düşüncesi takıldı.

PEKİ ONLAR NEREDEN?

Ya bu gençlerin hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi?

Kimin karşısına kimi koyuyorsunuz?

Protesto eden gençlerin karşısına Başbakanlık tarafından konulacak olan 10 bin genç aynı haksızlığa uğramadı mı? Şaka değil 2011 öğrenim yılında YGS sınavına girmiş olan 1 milyon 711 bin 254 gençten bahsediyoruz.

Yıllardır çocuklarının geleceği için çil çil paralar dökmüş ailelerden ya da evlere temizliğe giderek, 3-5 kuruş biriktirmeye çalışarak, çocuğunu üniversite sınavına hazırlamaya çalışan ailelerden bahsediyoruz.

Dershane parasını ödeyemediği için intihar eden anneden bahsediyoruz...

Kimsenin bu ülkede hakkını arama hakkı kalmadı mı?

Yoksa ben ülkeme Fransız mı kaldım?

Bedri Baykam ve insanlık ayıbı...

Haberleri izlerken Bedri Baykam’ın bıçaklandığı yere ilk önce dikkat etmemiştim. Fakat gün içinde tekrarını izlerken birden başımı oturduğumuz sitenin sol tarafına çevirdim. Bedri Baykam bizim oturduğumuz sitenin hemen arka kapısında “İmdat...! Ölüyorum, yardım edin!” diye bağırıyor. Ekranda her gün önünden geçtiğim marketin, bakkalın görüntüsü.

Kendi kendime “Pes artık... Burası bizim evin önü...” derken, aynı olayın hepimizin başına gelebileceğini düşünerek dehşete düştüm.

Sevgili okurlar, Bedri Baykam’ın bıçaklandığı yer İstanbul’daki meşhur alışveriş merkezi Akmerkez’in tam karşısındaki koskoca cadde.

Yani zenginliğin başlayıp, insanlığın bittiği yer. Söyleyecek başka söz bulamıyorum...