HABERTÜRK

Fıtık olmayın...


26 Kasım 2010

Çarşamba günü CHP Genel Merkezi Basın Birimi’nden yapılan yazılı açıklamada, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, Güven Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçtiği, sonrasında da fıtık ameliyatı olup geceyi hastanede geçirdiği açıklandı.

Öncelikle Sayın Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun diyorum. Ayrıca genel merkezden yapılan açıklamaya göre Kemal Bey’in sağlık durumunun iyi olduğu ve evinde dinleneceği bildirildi. Anlaşılacağı üzere Kemal Kılıçdaroğlu bir ‘android’ değil, insanmış. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu günden beri hiç durmaksızın çalışan, genel başkan olduğu günden itibaren kucağında önce referandum oylamasını ve daha birçok sorunu bulan bir insan.

CHP Liderini öncelikle elinde belgelerle ekranlara çıkıp özellikle Melih Gökçek’le olan oturumundaki tavrıyla takdir etmiş, yakından izlemeye almıştım. Ardından eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın kaset skandalıyla istifa etmesi ve Kılıçdaroğlu’nun genel başkan koltuğunu doldurup doldurulmayacağı tartışılmaya başlandı.

Ne yalan söyleyeyim, inanın ben de aynı konu üzerinde tereddütteydim. Sonuçta yerel siyaset başka, genel siyaset ve genel başkanlık başka...

Bu duruma bir de üstüne ekonomi, terör, işsizlik gibi Türkiye’nin diğer sorunları eklenince bende de           ‘acaba’ oluşmuştu...

Fakat her türlü spekülasyona rağmen Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanlık koltuğuna oturdu. Koltuğu da öyle bir güzel doldurdu ki, ben bile kendi şüphelerimden dolayı      mahcup oldum.

Bu arada fıtık oldu...

Unutmayın ki Başbakan Tayyip Erdoğan da defalarca rahatsızlandı. Diğer birçok lider gibi. Kılıçdaroğlu da iki gün önce her ölümlü gibi hastalanma hakkını kullandı. Ama ne oldu? Karikatür konusu oldu... Şanssızlığı ise rahatsızlığının ismi; Fıtık! Ben de yazmadan duramayacağım. Kılıçdaroğlu “fıtık” olmasın da kim olsun?

Önce içeriden vurmaya kalktılar.

Önder Sav ve ekibi CHP içindeki değişime destek olacaklarına, köstek olmak için ellerinden geleni yapmaktalar. Ardından BDP ile “Platonik aşk” yaşadıkları pişirilip pişirilip önüne konmaya devam ediyor.

Daha neler neler...

İyi gene sadece “fıtık” oldu. Ben olsam psikologluk olurdum...