HABERTÜRK

Et krizi


16 Kasım 2017

 

Et ithalatına nasıl son verebiliriz? Önce bu noktaya nasıl geldiğimize bir göz atalım. Yaşanmakta olan kırmızı et krizini ortaya çıkaran üç önemli neden var. Birincisi, tarım politikalarının ihmal edilmesi, bir çok tarım ürünlerinin gereksiz ithalatı ve son on yıldır tarımsal nüfusun azalmasına bağlı olarak hayvan sayısının artmaması.

İkincisi, kırmızı et açığının ithal sığırlar ile kapatılmak istenmesi.

Üçüncüsü de genç hayvan ölümlerinin çok olması. Dolaysıyla öncelikle et krizini ortaya çıkaran nedenleri gidermek gerekmekte.

İLAHİ AŞK...

Aşk her zaman ilahidir. Ama bence biz aşkı bile tam olarak bilmiyoruz. Önce aşkın ne olduğunu anlamak lazım. Bir şeyi isteyip de elde edemediğinde onu elde etmek için yoğunlaşırsın. Bu bir ego sorunudur. Reddedildikçe, daha gergin olursun, daha çok çıldırırsın. Bu gerginliğe aşk denir.. Çünkü balayı bittiğinde aşk da biter.

Aşk sandığın şey aşk değildir, sadece ego büyülenmesi, gerginliğidir. Eski insanlar aşkın devam etmesini sağlayacak yöntemler geliştirmeye çalıştılar. Koca uzun süre karısını görmez ise, ilgisi cezp edilir, gerginlik yaratılır. Böylece adam tek kadınla kalır diye düşünmüşler. Fakat bugün seks o kadar kolay elde ediliyor ki evlilikler artık yürümez oldu. Yakında evlilik kurumu da daha fazla yaşayamaz hale gelecek. Çünkü bir toplum cinsel yönden tamamen özgürse, o zaman sadece seks var olabilir. Bu gidişle seks de diğer sıradan yeme, içme, işeme gibi sıradan bir edim olacak. Ki oldu...

O zaman aşk nedir? Sıradan bir şekilde birisine aşık olduğunda, esas his ondan nasıl sevgi alacağındır. Söz konusu olan senden ona giden aşk değildir. Daha çok ondan sana gelecek aşkın beklentisidir. İşte bu yüzden aşk sahiplenici olur. Ondan bir şey elde edeceğin için onu sahiplenirsin. Fakat benim konuştuğum aşkın ne sahiplenmeyle ne de beklentiyle ilgisi yok. O senin nasıl davrandığındır. Artık o kadar sessiz ve sevecen olursun ki sessizliğin diğerine ulaşır. Öfkeli olduğunda öfken, nefret ettiğinde nefretin, sevgi dolu olduğunda sevgin diğerlerine ulaşır. Bir an aşk varsa, diğer bir an da nefret vardır. Nefret aşkın karşıtı değildir, onun parçasıdır. Aşıklar beraberken her zaman çelişki içindedirler. Tek başına yaşayamazlar ve beraber de yaşayamazlar. Beraber değilken birbirleri için aşk şarkıları söylerler, ama beraber olduklarında her zaman savaşırlar. Hiç kimseye “Beni seviyor musun?” diye sormayın. Cevap onun için zor olacaktır. “Seni seviyorum ya da sevmiyorum” diyemez. Çünkü seviyordur. Sevgi size onun aracığı ile akar. İşte gerçek sevgi, aşk budur. Bu sevgi ise hissettiğin özgürlük ile gelir.