“Bir Nisan günü ne muzurluk yapsam?” diye düşünürken DEV-LİS’li öğrencilerin yaptıkları şaka mahiyetindeki eyleme şapka çıkartmakla yetinmek zorunda kaldım.
Sadece senede bir gün için yapacağımız aşırılıkları ‘şaka’ olarak kabul ettirebileceğimiz günü herkes gibi ben de değerlendirmek istemiştim. Ama dış etkenler yüzünden engellendim. Çünkü 1 Nisan Pazar günü İstanbul’a normal şartlarda 16.50’de kalkması gereken THY uçağı, tam iki saat rötar yaptı. Ve ben iple çektiğim 1 Nisan’ı havaalanında geçirmek zorunda kaldım. (Bahar ve yaz sezonu ile birlikte özellikle THY’nin rötarları, nedenleri açıklanmaksızın yine sıklaşmaya ve yolcuları isyan ettirmeye başladı.)
Fakat hiç olmazsa DEV-LİS’li öğrencilerin hareketi ile 1 Nisan’dan yine de keyif aldım. Ankara’da hem YGS’yi hem de 4+4+4’ü protesto etmek amacıyla toplanacaklarını, Milli Eğitim Bakanlığı önüne yürüyeceklerini duyurmuşlar.
Tabi bizim polisimiz de hemen biber gazlarını, coplarını hazırlamış; gençleri beklemeye başlamış. Öğrenciler toplanıp polislerin barikatlarına doğru koşmaya başlamışlar. Ve bir metre kala aniden durup “1 Nisan... Şaka...!” pankartı açmışlar.
Bana kalırsa yeni nesil gençlik bir geliyor ki pir geliyor...
YGS soruları
Gençler aralarında konuşuyorlar; “Bu yıl hazırlanan YGS soruları 1 Nisan şakası olmasın! Özellikle Türkçe sorularındaki paragrafları okuyabilmek için bile tercümana ve ek süreye ihtiyaç vardı. Sanki soruları Orhan Pamuk hazırlamış. Bunlar bizi ne sanıyorlar?”
Doktoruma...
Havaalanında beklerken sıkıntıdan, 1 Nisan ile ilgili olarak sadece çok değerli doktorum Estetik Cerrahı Prof. Dr. Cihat Baran nasibini aldı.
“Hocam İzmir’deyim. Siz bana estetik ameliyat yapmayı kabul etmediniz. Ben de İzmir’de burnumu yaptırdım. Havaalanındayım ve uçak rötar yaptı. Uçağa binmemde sakınca var mı? Burnum feci zonkluyor ve sanırım bir gariplik var. Burada da herkese ameliyatı sizin yaptığınızı söyledim. Yarın gelip size gösterebilir miyim?”
Telefonun diğer ucunda bir sessizlik oldu ve boğulurcasına bir ses:
“Hıııı.... Aaaa, iyi. Nasıl? Tabi...”
“Hocam, iyi misiniz? Boğuluyor gibisiniz. Durun şaka yaptım; 1 Nisan...!”
“Ah, Ayşem Hanım... Sosisli sandviç yerken yakaladınız beni. Resmen boğazımda kalıyordu. Hay aklınızla bin yaşayın...!”