HABERTÜRK

Ege Denizi kimin?


07 Şubat 2015

Almanya Başbakanı Merkel veya herhangi bir devlet başkanı ya da yöneticisi, hakkında kim ne derse desin ben yeni Yunanistan Başbakanı’nı Çipras’ı pek sevdim...

Bunun nedeni geçtiğimiz hafta Avrupa’dan gelen ilk ziyaretçisi Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’a verdiği yanıt değil sadece.

Hatırlarsanız ikili, kameralar önünde Çipras’ın takmadığı kravat yüzünden bir diyalog yaşamışlardı.

Başbakan Çipras konuğuna, “Borcumuzu silin ve ortaklarımızla anlaşalım, kravat takacağıma söz veriyorum” diyerek esprili bir yanıt vermiş, Schulz’dan da “Tamam’”cevabını almıştı.

TARZI CEM UZAN 

Çipras, daha NTUA’da İnşaat Mühendisliği okulu öğrencisi olduğu dönemde yeniliğe açık sol öğrenci hareketinin saflarına katılmış. Yani yeniliklere açık, ufku geniş, espri yeteneği olan, kendi ile barışık bir genç adam. Ve henüz 40 yaşında.

Seçim propogandaları süresi boyunca aykırı söylemleri ve giyim tarzı ile bana Cem Uzan’ı hatırlatmış olsa da şimdi de zekası ile Süleyman Demirel’i hatırlatmaya başladı.

Ege Denizi Yunanlılar’ındır” diyen milliyetçi vatandaşlara verdiği cevaba baksanıza: “Ege Denizi balıklarındır.”

Eğer bu doğruysa benim oyum her zaman Çipras’a!

Yukarıda da belirttiğim gibi Yunanistan Başbakanı Çipras’da eski Cumhurbaşkanımız Süleman Demirel’in zeka pırıltılarını görmekteyim.

Hatırlayın Demirel başbakan.12 ada konusunda Yunanistan ile yine sorun yaşanmış ve karşılıklı kılıçlar çekilmiş idi.

DEMİREL’İN CEVAPLARI

Ertesi gün kabine toplanmış ve toplantı uzun saatler sürmüştü. Dışarıda gazeteciler merakla yapılacak olan açıklamayı beklemekteydiler:

- Sayın başbakan, Yunanistan Ege Denizi’nin bir Yunan Gölü olduğunu iddia ediyor. Cevabınız ne olacak?

Demirel cevap verdi, “Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan Gölü de değildir. Ege zaten bir göl de değildir!”

Yine Sayın Demirel’in kıvrak zekası ile verdiği cevaplardan birini daha örnek göstererek konuya noktayı koyuyor, Çipras’ı yakından izlemeye devam edeceğimi de sizlere yeniden dip not düşüyorum.

Duygu Asena’nın ilk popüler olduğu dönemlerde Sayın Demirel’e konu hakkındaki düşünceleri soruldu.

Demirel’den cevap, “Bunun icabı vardır veya yoktur. Bu ayrı bir mesele.İcabı yoksa fuzuli bir şey yapılmış olmaz yine de. İcabı varsa feminizm fevkalade bir şeydir.”