Çarşamba günkü köşe yazımda ilk kez gittiğim Dubai’den sizlere bahsetmiştim. Bugün kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Çünkü ülkemizde her geçen gün artan kadın cinayetleri iyice çığrından çıktı. Bu durum Türk kadınlarını da aşıp sokaklarda gezen kadın turistlere de sıçradığından (İstanbul’da geçen hafta öldürülen Amerikalı kadın turist ne ilk ne de son cinayet idi) belki de caydırıcı önlem olarak yasalarımızın katılaşması gerek.
Bir önceki yazımda da bahsettiğim gibi ülkede (Birleşik Arap Emirlikleri) cezalar gerçekten çok sert olduğundan Dubai’de suç oranı son derece az. Ve tekrar etmek istiyorum; ilk kez yabancı bir ülkede sokaklarda başıboş gezerken kendimi bu kadar çok güvende hissettim.
Dubai’de görmeyi bekleyebileceğiniz insan profili konusunda da şaşırmamanız gerekiyor. Çünkü üniformaları boydan boya beyaz çarşaf ve terlikten oluşan erkek havaalanı memurları ile gelenlere vize vermekle görevlendirilmelerine rağmen ellerindeki telefonlarla saatlerce müzik dinlemeyi tercih eden çalışanları görünce kafanız daha ilk anda karışmaya başlayabilir.
Ayrıca eminim ki şehri ilk kez ziyaret edenler kesinlikle benim yaşadığım kültür şokunu yaşamışlardır.
Çünkü Dubai’de dünyanın her köşesinden çalışmak için gelen birçok insanın yanında geleneksel Arap kıyafeti olan dishdash (beyaz erkek kıyafeti) ve abayalarıyla (tesettür) dolaşan yerliler ile karşılaşmak kaçınılmaz.
Her ne kadar gökdelenlerle dolu olsa da şehirde namaz vakti geldi mi camilerin sesleri dört bir yandan duyuluyor. Hatta dünyanın en büyük alışveriş merkezlerinden olan Dubai Mall veya Mall of the Emirates’te bile mağazaların arasında dolaşan insanlara namaz vaktinin geldiği buradaki elektronik ekranlardan bildiriliyor.
Özellikle Dubai’nin sahil kesimine, marina bölgesine yerleşmiş olan yabancılarla yerli halk birbiriyle o kadar kaynaşmış ki kimse kimseyi rahatsız etmiyor. Marinada restoranda otururken şortu, askılı tişörtü ile koşan kadınların yanı sıra çarşafllı ve sevgilisi ile gezen ya da nargile içen kadınları görmeniz mümkün.
Dubai maceramı sonlandırmadan önce önemle belirtmek isterim ki günlerce şehrin her yerinde kadın olarak tek başıma dolaşmama rağmen değil öldürülmek ya da rahatsız edilmek, tek bir kişi dahi dönüp bana bakmadı.
Hep söylerim: Bazen demokrasi olayı bizlere fazla bol geliyor.