Konuya öncelikle tarih tekerrürden ibarettir diyerek girmek istiyorum. Yıllardır her bahar, siyaset arenasında yeni yeni oluşumlar oluşur ya da oluşmaya teşebbüs eder. Bu durum, iki kere iki kadar ezber haline gelmiştir.
Son birkaç yıldır ülkemizde yaşanan olaylardan yola çıkarak geçmişe doğru bir gezi yaptım. Biraz da büyüklerimizin tecrübeleri ile onayladıkları “Tarih tekerrürden ibarettir” sözü beni bu araştırmayı yapmaya itti diyebilirim. Son yıllarda iktidar partisi “ihtilal” endişesi ile ülkenin önde gelen rektörlerini, iş adamlarını, profesörlerini “Ergenekon Terör Örgütü” adı altında toplayarak yargılamaya başladı.
Sevgili okuyucular, ihtilal nedir? Sözlük anlamına bakacak olursak;
1- Kurulu bir hükümetin veya politik sistemin zorla ve tamamen yıkılması,
2- Herhangi bir şeyde meydana gelen bütünsel ve bariz değişiklik.
Yukarıda sayılan sözlük anlamlarından son zamanlarda hangisi ülkemizde vuku buldu da iktidarı ihtilal korkusu sardı?
Bana kalırsa hiçbirisi...
Sadece şu anki iktidarın bazı konularda diretmesi, tüm bunları, ülkede gerginlik yaratacağını bile bile yapıyor olması, sanki iki nolu sözlük anlamını çağrıştırıyor.
Yani ortada bir terslik var.
Peki tarihte ihtilaller neden olmuştur?
Örneğin Fransız İhtilali...
Fransız İhtilali meydana geldiği tarihe damgasını vurmuş ve bütün toplumları etkilemiş bir olaydır. İhtilal öncesi Avrupa’sına bir göz attığımızda halk kilisenin baskısı altındaydı. Ağır vergiler, halkı iyice fakirleştirmişti. İhtilalin öncesinde halk isyan derecesine ulaşmıştı.
Son günlerde İstanbul’da yaşanan protesto olayları, bana o dönemle ilgili benzerlik varmış hissi uyandırıyor.
Tarihte her olayın mutlaka bir sebebi vardır. Fransa’nın toplum yapısında çok büyük eşitsizlikler göze çarparken soylular ve papazlar sınıfı, burjuvalar imtiyazlara sahipti. Köylüler ise çalışmak ve vergi vermekten başka hiçbir hakka sahip değillerdi. Fransa Kralı XVI. Louis yaptırmış olduğu her türlü israfı yapmaktan geri kalmıyordu. Cumhuriyet ve demokrasi anlayışı yavaş yavaş yayılıyordu.
Kralın beklenen reformu yapmaması üzerine soylular, papazlar ve halk temsilcileri arasında oy kullanımı yüzünden çıkan anlaşmazlık büyüdü.
Böylece devam eden olaylar ihtilali meydanlara, Fransa’yı da çok farklı yerlere taşıdı. Fransız inkılabı sonucunda dünyada yeni olaylar, yeni oluşumlar meydana geldi.
Şimdi gelelim Türkiye’de ki yeni siyasi oluşumlara... DP, Türkiye Partisi, Mustafa Sarıgül’ün kurulacak partisi derken seçim dönemine kadar daha niceleri oluşacaktır. Tüm bu oluşumlara sebebiyet veren olaylar tarihte yaşanmışlıkların tekrarını anımsatmıyor mu? Halk sanki bir arayış içinde ya da bana öyle geliyor. Siz ne dersiniz?