Aslında canım tek satır bir şey yazmak istemiyor. Ekranlarda gördüğüm Türk bayrağına sarılı tabutlar, feryat eden anneler, ben de ne iştah bıraktı ne de bir şey yapma isteği. Bugün mührü zamana uğramadan sizlere DP Olağanüstü Kongresi izlenimlerimden biraz bahsetmek istiyorum.
Cumartesi günü Ahmet Taner Kışlalı Salonu‘nda gerçekleşen kongrenin önce neden olağan, değil de olağanüstü olduğunu sizlere hatırlatayım. Hatırlarsanız 31 Ekim 2009 ‘da gerçekleşen bir kongre ile ANAP ve DP bütünleşmesi gerçekleşmişti. ANAP bu kongre ile kendini lav ederek malı ve mülkü ile tamamen DP çatısı altına girmiş oldu.
*
Fakat gerek DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk’un, gerekse ANAP Genel Başkanı Salih Uzun‘un ve DP Milletvekili Mesut Yılmaz‘ın iyi niyetli çabalarına rağmen, seçim sistemimizdeki çarpıklık burada da ortaya çıktı. Yüksek Seçim Kurulu tarafından birleşmenin birçok maddesi geçersiz sayıldığı gibi, ANAP’lıların kimlikleri de kabul görmedi.
Gelişmeler üzerine kasım ayında olağan kongre kararı alındı. Fakat her zamanki dış güçler, ellerine geçen bu fırsatı genel başkan değişimi için kullanmaya kalktılar. Eh, siyaset bu... Bazı tecrübeli siyasetçiler bu cızırtılı seslere kulak asmazken, bazıları da hırslarının kurbanı olup gerginliği tırmandırma yoluna gittiler.
Sonra mı?
Olan biteni sükunetle izleyen DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “ Hodri meydan...!” dedi. İşte o günden itibaren her gün yeni isimler, yeni senaryolar ortaya sürülmeye başladı. Ve nihayet hırslarının kurbanı olan ekip veya ekipler gerçeklerle yüzleşerek, olağanüstü kongrenin tüzük ve GİK seçimi ile sınırlandırılmasına destek verdiler.
*
Kongre günü gelip çattığında ise içlerinde ki virüs onları yeyip bitirdiğinden, Genel Başkan’a karşı bol bol liste çıkardılar. Aslına bakarsanız son derece ilginç gelişmeler yaşandı. Basında kongrenin “ruhsuz” geçtiği yönünde ki haberlere katılmıyorum.
Çünkü bugün mecliste olan partilerin kongreleri ile karşılaştırdığımda “demokrasinin” işlediği tek kongrenin “bu” kongre olduğuna gözlerimle şahit oldum. Bugün ne CHP, ne AKP ne de MHP’de genel başkana karşı liste çıkarmak mümkün değildir. Çıkaranın ve çıkarmaya kalkanın ise vay haline...
Bana kalırsa DP asıl şimdi gerçek bir parti kimliğine büründü. Hem de en demokratik açılımlı hali ile...