HABERTÜRK

Direniş


26 Haziran 2013

Direniş, direnmek kelimelerinin sözlük anlamına baktığınızda; “Bir şeyi savunma halinde ısrarla karşı koyma durumu” açıklaması yazar. Yani insanın doğasında, yapısında olan bir savunma mekanizması. Bu durum kişilerin karakterine göre de mutlaka değişim göstermektedir. Kimilerinin direnme dozajı düşüktür ya da hiç yoktur. Kimilerinin orta karardır, kimilerinin ise had safhadadır... Örneğin benim ki “had safhada” grubuna girmekte. Anne ve babamdan sık sık duyduğum şu cümle bu durumumu hep çok net açıklamıştır; “Senden sonra bir daha çocuk sahibi olmamaya yemin etmiştik. Çünkü ha 5 erkek çocuğu ha sen...” Fakat bu kararları yine benim “kardeş istiyorum“ direnişim karşısında sadece 9 yıl sürebilmişti.

Annemin anlattığına göre ilk en büyük direnişim doğduğum günlerde uykuya direnerek başlamış. İçinizden hangi bebek uyur ki diyeceksiniz... Bebekler genelde belli bir süre sonra düzene girerler. Ben günlerce uykuya direnebilme yeteneğine sahipmişim. Bir diğer direnişim yemek konusundaymış. Ağzımdaki lokmayı yutmadan uyuyabilmem karşısında rahmetli doktorum bile şaşkınlığını gizleyememiş.

Sonunda annemin yorgunluktan, uykusuzluktan bitkin haline acıyarak; “ Kızım ona bir şey olmaz. Bak nasıl cin gibi bakıyor. Sen git de aynada kendine bak. Ona direnmekten vazgeç. Uyursa uyusun, yemezse yemesin“ bana direnmenin anlamsızlığını, annneme anlatmaya çalışmış. Bu yaşıma kadar da “direniş” konusundaki tutumum hiç değişmedi. Peki direnmek, direniş suç mu? Kendi doğru bildiğini bilinçsizce savunmak, o konuda inat etmek tabii ki hatalı olabilir. (Hele o konuda yanlızca ısrar eden siz iseniz...)

SONUCU BU MU?

Ama aynı konuda savunma yapan, ısrarla karşı koyan sizin gibi birçok insan var ise “direnmek” suç olmaz. Olsa olsa görüş ayrılığı ve hak aramak olur... Haftanın ilk yazı gününde “direnmek “ konusuna neden kafayı taktım dersiniz? Gezi Parkı eylemlerine destek amacıyla Ankara’da yapılan gösteride öldürülen Ethem Sarısülük’ü vurduğu iddia edilen polis memuru A.Ş.’nin, çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasından mı? Yoksa hakimin aldığı kararı bildirirken; “Tutuklanmasının ilerde telafi edilmeyecek zararlara yol açacağı anlaşılmıştır” sözlerinden mi? Ethem Sarısülük’ün tek amacı herkes gibi inandığı davada sesini duyurmak için yapılan direnişe destek olmaktı. Yaşamına nokta konularak direnişine son verildi.

Sonucu bu mu olmalıydı sizce?