HABERTÜRK

Dere geçilirken at değişir mi?


29 Haziran 2011

Normal şartlar altında ‘Dere geçilirken at değiştirilir mi?’ sorusunun yanıtı ‘Tabi ki hayır...!’ olmalı.

Fakat konu ÖSYM olunca işler değişir. Hatta bana kalırsa akan sular bile durdurulur.

YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan’ın, skandallar kralı ÖSYM Başkanı Prof. Ali Demir’i görevden alacağı yolundaki söylentiyi duyduğum andan itibaren sabırla o günün gelmesini bekliyorum.

YÖK Başkanı’nın kararının uygulanmasına engel olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Dere geçilirken at değiştirilmez” diyerek fikrini beyan etmiş.

Ama Sayın Gül’ün göz ardı ettiği bir nokta var ki o da bu yıl YGS ve LYS haricinde gerçekleşen bütün ÖSYM’ye bağlı sınavlarda yapılan hatalar göz önüne alındığında dereyi geçmeye çalışan atın çoktan boğulmamak için can çekiştiği... At dokuz canlıymış ki sayelerinde dereyi geçmek için çabalamaya devam ediyor.

Sonunda at karşı kıyıya varacak ama kimbilir nasıl?


Ateş düştüğü yeri yakarmış’ diyerek sizlere bu yıl üniversite sınavına giren adayların çektikleri çileleri gün be gün yazdım. Şifre skandalından tutun, adaya özel soru kitapçığının sakıncalarına, sınav günü adaylara uygulanan yaptırımların ne kadar moral bozucu olduğuna kadar hepsine değindim.

Sonuç alabildik mi?

Görünen o ki sonuca ancak eylül ayında varabileceğiz. Yani iş bittikten, 700 bin aday yanlış uygulamalar neticesinde yanlış tercihler yapmaya mecbur bırakıldıktan sonra...

ÖSYM’yi daha kötü bir durumda bırakmamak adına YÖK Başkanı Özcan, ÖSYM Başkanı Ali Demir’i adaylar eylül ayında yerlerine yerleştikten sonra görevden alacakmış.

Yani deyim yerindeyse “atı alan Üsküdar’ı geçince...”

25 Haziran günü sınava giren oğlum, sınava gireceği binaya doğru yürürken arkasından uzun uzun baktım.

Diğer adayların durumu da ondan farklı değildi. Hepsi didik didik aranmaktan rahatsız, gergin bir şekilde sınav salonlarına dağıldılar.

Tam o esnada oğlumun elimde kalan gözlüğü ile su şişesini fark ettim. Görevlinin yanına giderek gözlüğü ve suyu oğluma iletmesini rica ettim. Görevli: “Hanımefendi, ben nereden bulayım oğlunuzu?”

Ben: “Sınavın başlamasına daha 20 dakika var. Sınıfı ve sıra numarası burada yazılı” diyerek elimdeki kağıdı görevliye uzattım.

Benle inatlaşmaktan sonuç alamayacağını anlayan görevli, söylene söylene elimdekileri alarak oğluma iletti iletmesine ama önce elimden aldığı su şişesinin etrafında sarılı olan kağıdı itina ile çıkararak...

Bu saçmalıklara ‘dur’ demek için beceriksiz atın dereyi geçmesini mi beklemeli yoksa geç olmadan becerebilecek olanı mı bulmalı?

Cevabını siz verin...