Günlük hayatımızdaki olumsuzlukların temelinde sanırım düşünme sanatını ihmal edişimiz ve çeşitli konularda çelişkili düşüncelere itilerek, onlarla boğuşmak zorunda bırakılmamız yatıyor.
Bakınız Örnek 1: İmam Hatip çıkışıyla dikkatleri çeken AK Parti Muğla milletvekili Ali Boğa torununu Fransız okuluna vermeyi tercih etmiş.
Örnek 2: 4+4+4 ile ortaya konmaya çalışılan eğitim sistemi. Eğitimciler, veliler , pedagoglar isyanda. Raporlar yolda... Gerek sistemle, gerek raporlarla ilgili çelişkili açıklamalar ise her gün gündemde.
Örnek 3: Anayasa Mahkemesi, aralarında hekimlerin muayenehane açmasını yasaklayan hükümlerin de bulunduğu 650 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname'nin bazı maddelerini iptal etti. Yani bir sure önce kapattırılan muayenehaneler yeniden açıldılar.
Örnek 4: Türk Borçlar Kanunu'nun 1 Temmuz'da yürürlüğe girmesi ile birlikte, "banka kredilerinde eş rızası aranır" hükmü de hayata geçti. İş dünyasını ayağa kaldıran, banka kredilerinde ‘eş rızası' aranmasına ilişkin şartta, yeni düzenleme ise yolda. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı kanun maddesinin yeniden incelenmesini talep etti. Muhtemelen önümüzde ki günlerde kanun yine değişecek. Eşlerden imza istenmeyecek...
Örnek5: Suriye'nin üyeliğini İslam İşbirliği Teşkilatı askıya alırken biz Suriyeli mülteciler için ülkemizde kamp üzerine kamp açıyoruz.
Bilimde, politikada, hukukta, günlük hayatta insanlarımız artık birbirini anlamıyorlarsa, isyanlar, protestolar, çelişkiler yaşanıyorsa bunun sebebi kesinlikle artık ortak bir dilin olmayışı değil midir?
Sanırım bizler ortak dilimizi kaybettik.
Karamsarlıklarımız, umutsuzluklarımız ,mantıklı düşünmeyi bir kenara bırakmak zorunda bırakılmamız, dün öğrendiklerimizin bugün yalanlanmaları ve çelişkiler içinde yaşamak zorunda kalmamız,..
Günümüz Türkiyesi'nde o kadar büyük çelişkiler yaşanmakta, her biri de gerek resimlerle, gerek söylemlerle gözümüze sokarcasına her gün ispatlanmaktalar ki...
Bizlere ise ortak dilimizi de kaybettiğimizden, bütün yaşananların bedellerini ödemekten başka bir iş düşmüyor.
Bakınız Örnek 1: İmam Hatip çıkışıyla dikkatleri çeken AK Parti Muğla milletvekili Ali Boğa torununu Fransız okuluna vermeyi tercih etmiş.
Örnek 2: 4+4+4 ile ortaya konmaya çalışılan eğitim sistemi. Eğitimciler, veliler , pedagoglar isyanda. Raporlar yolda... Gerek sistemle, gerek raporlarla ilgili çelişkili açıklamalar ise her gün gündemde.
Örnek 3: Anayasa Mahkemesi, aralarında hekimlerin muayenehane açmasını yasaklayan hükümlerin de bulunduğu 650 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname'nin bazı maddelerini iptal etti. Yani bir sure önce kapattırılan muayenehaneler yeniden açıldılar.
Örnek 4: Türk Borçlar Kanunu'nun 1 Temmuz'da yürürlüğe girmesi ile birlikte, "banka kredilerinde eş rızası aranır" hükmü de hayata geçti. İş dünyasını ayağa kaldıran, banka kredilerinde ‘eş rızası' aranmasına ilişkin şartta, yeni düzenleme ise yolda. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı kanun maddesinin yeniden incelenmesini talep etti. Muhtemelen önümüzde ki günlerde kanun yine değişecek. Eşlerden imza istenmeyecek...
Örnek5: Suriye'nin üyeliğini İslam İşbirliği Teşkilatı askıya alırken biz Suriyeli mülteciler için ülkemizde kamp üzerine kamp açıyoruz.
Bilimde, politikada, hukukta, günlük hayatta insanlarımız artık birbirini anlamıyorlarsa, isyanlar, protestolar, çelişkiler yaşanıyorsa bunun sebebi kesinlikle artık ortak bir dilin olmayışı değil midir?
Sanırım bizler ortak dilimizi kaybettik.
Karamsarlıklarımız, umutsuzluklarımız ,mantıklı düşünmeyi bir kenara bırakmak zorunda bırakılmamız, dün öğrendiklerimizin bugün yalanlanmaları ve çelişkiler içinde yaşamak zorunda kalmamız,..
Günümüz Türkiyesi'nde o kadar büyük çelişkiler yaşanmakta, her biri de gerek resimlerle, gerek söylemlerle gözümüze sokarcasına her gün ispatlanmaktalar ki...
Bizlere ise ortak dilimizi de kaybettiğimizden, bütün yaşananların bedellerini ödemekten başka bir iş düşmüyor.