HABERTÜRK

Bu oyunda rolümüz var mı?


03 Ağustos 2011

Günlerdir hangi ortama girsek şu soruyla muhatap oluyoruz;

Paşalar neden istifa ettiler?”, “Türkiye’yi nasıl başsız bırakır ve teslim olurlar?”, “Savcının hakkında yakalama emri istediği Ege Ordu Komutanı Org. Taşdeler Başbakan’la YAŞ toplantısında nasıl aynı masada yer alır?”

Ayrıca hakkında ‘İnternet Andıcı’ soruşturması yürüyen ve savcının yakalama kararı talep ettiği Nusret Taşdeler de YAŞ toplantısında Başbakan’la bir arada olabildi?”

2010 yılı YAŞ toplantısında ataması krize neden olan Org. Saldıray Berk, Erzincan Ergenekon’u davasının ‘bir numaralı’ sanığı gösterilmemiş miydi? O da aynı masadaydı...

Türkiye’de son yıllarda her şeyin bir ilki yaşanmakta. Eskiden olanlara şaşırırken, her nedense artık olağan karşılar olduk. Belli ki yazılmış bir senaryo sahneleniyor ve oyun çoktan başlamış.. Peki.. Bu senaryoyu kim veya kimler yazdı?

ROLLER DAĞITILMIŞ

Neden yazdılar? Baş rol ve yan rol oyuncuları hangi kriterlere göre seçildi? Senaryonun eski versiyonundaki baş rol oyuncularının fikirleri alınacağına, neden sindirildiler?

Neden senaryonun bir sonraki sahnesini sadece bir veya birkaç kişi biliyor? Oyunculara senaryo dağıtımı önceden neden yapılmıyor?

Seyirciler sahnelenen oyun hakkında hep sürprizle karşılaşıyor ve soru işaretleri ile baş başa bırakılıyorlar.

Yoksa reyting uğruna tansiyonu hep yüksek tutmak mı amaç?

Sahnelenen oyun neden hep üniformalı askerler etrafında dönüyor?

Seyirci askeri hep kuvvetli ve korumacı görmeye alışık olduğundan, asker kostümlü oyuncuların sivil kostümlü oyuncular karşısında rolleri tırpanlana tırpanlana neden azaltılıyor?

İşte bugünlerde her masada her mekanda seyircilerin tartıştığı konular bunlar. Seyirci Türkiye’de sürü psikoloji ile hareket eder. Protokolde oturanlar hangi oyunu över, sık sık hangisini izlemeye giderlerse arka sıradakiler hep onları takip ederler.

Bazen de şak diye bilet almayı bir keserler. Protokol falan dinlemezler. Ama jeton hep geç düşer... Ne yapalım bizim halkımız böyle... Boşa dememişler ‘Eğitim şart’ diye...

ŞEHİT KUZULARIMIZ

Hani bir söz vardır; “Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler” işte o misal. Zamanında keçileri yok etmek için mücadele edenler, bu uğurda 40 binden fazla kuzuyu feda edenler şimdi neredeler? (Kuzu: Koyundan yeni doğmuş 1 yaşına kadar olana denir) Hapisteler... Şehit olan kuzularını toprağa veren bütün analara Allah’tan sabır diliyorum... Hepimizin başı sağ olsun...