Black Friday yani ‘Kara Cuma’ ifadesi ilk olarak 1961 yılında yerel bir gazetede kullanılmış. Amerika’da bulunan mağazaların ortak indirim günü olan bu günde alışverişten dolayı yaşanan yoğunluk sebebiyle bugüne ‘Black Friday’ ismi verilmiş. İlerleyen yıllarda bu alışveriş çılgınlığı bir gelenek haline gelince bütün Avrupa’ya da yayıldı. Örneğin geçtiğimiz hafta Londra Black Friday’e denk geldim.
Öncelikle şunu belirteyim Londra’da kesinlikle insanlar birbirinin üzerine çıkıp Amerika’daki gibi alışveriş yapmıyorlar.
Çünkü İngiliz sterlini bizim paramızla kıyaslandığında zaten son derece pahalı olduğunda indirime giren ürünler ancak biraz olsun ucuzlamış ve normal değerlere gelmiş gibi oldular.
Peki Türkiye’de Black Friday uygulaması var mı? Artık “var” diyebiliriz. Bundan birkaç sene öncesine kadar sadece Amazon ve benzer Amerikan bazlı satış sitelerinde bu indirimlerin olması heyecan yaratırken, artık mağazalar ve internet satış siteleri de Black Friday indirimleri yapmaya başladılar.
Fakat Black Friday (Kara Cuma) adına takılan bazı Müslüman kardeşlerimiz her zamanki gibi boş durmayıp olayı farklı bakış açıları ile yorumladılar. Bu insanların Müslümanlığa hangi pencereden baktıklarını anlamakta zorlanıyorum.
Efendim, Amerikalılar cuma gününü karalamak istemişler. Çünkü cuma günleri Müslümanlar’ın kutsal günüymüş.
Bir Müslüman olarak bu tarz söylemler beni son derece rahatsız ediyor.
Benim için İslamiyet’te kutsal olan her şey ne olursa olsun kutsal olmaya devam eder. Böyle safsatalarla inancı çabucak kırılacak bir nesil değiliz. Hurafelerle dini gerçekleri bir tutan, önüne gelen her şeye inanan insanlar yetiştirmek yerine, dinimizin ilk emri olan “Oku” emrini hayatımıza uyarlamalıyız.
Ve de öyle nesiller yetiştirmeliyiz. Yok kara cumaymış, lekeleniyormuş diye de veryansın edenler, kalpte kutsal bilinen değerlerin lekelenmeyeceğini bilsinler ve bunu anlayan evlatlar yetiştirsinler. Baksanıza bir alışveriş furyası konusu nerelere getirildi... İlginç...!!!
*************
Trafikte kontroller artırılsın
Yolda trafik kontrolüne takıldığımızda hepimiz of-pof eder söyleniriz. Bakın geçen hafta ne oldu?
Geçtiğimiz hafta kardeşimin evine hırsız girdi. Hem de kendisi gece evde uyurken. Sabah bir uyanıp bakıyor ki sokak kapısı ardına kadar açık, salonda masanın üzerinde duran bilgisayarı ve sırt çantasının da yerlerinde yel esiyor. Son derece üzgün bir şekilde beni aradıktan sonra durumu polise bildirdi.
Aynı akşam gece saat on ikiye doğru ise koskoca İstanbul’da trafik kontrolü sırasında kardeşimin o gün çalınan bilgisayarı bulundu. Hırsızlar trafik denetimine takıldıkları esnada polis şüphelenerek arabada arama yapmış ve bagajda çok sayıda çalıntı elektronik eşya bulmuş.
Böylece bir imkansız gerçekleşti ve kardeşim akşamına çalınan bilgisayarına kavuştu. Ya polislerin gece yaptıkları kimlik kontrolü olmasaydı? İyi ki yapmışlar. Hatta daha da arttırsınlar ki kimsenin canı yanmasın.