Başbakan Erdoğan, partisinin Kütahya mitinginde ÖSYM hakkında çıkan gizli şifre iddiaları hakkında aleyhte yazı yazan gazetecileri ‘candaş’ olmakla suçlamış.
YGS öncesinde ve hatta sonrasında konu hakkında ben de düzinelerce yazı yazdım. Ama sadece sırf bu yıl sınava giren 1 milyon 700 bin üniversite adayı arasında kendi oğlum da olduğundan değil, oğlumla beraber ben de sınava girdiğimden ve sınav esnasında yaşananlara şahit olduğumdan yazdım.
Hayatımda hiç görmediğim saçma sapan bir arama şekli ile sınav salonuna alınan gençleri kendi gözlerimle izledim. Saçındaki tel tokaya kadar çıkarttırılan genç kızları, elinde araba anahtarı ile sınava alınmayan gençleri, burnundaki hızmayı çıkarmaya zorlanan kızlarımızı gördüm. Tabi bu arada başındaki örtü yüzünden başına detaylı arama yapılamayan genç kızlarımızın da nasıl sınav salonuna alındığına şahit oldum.
Üniversite sınavlarının başlangıç tarihinden bugüne kadar ilk kez uygulanmış olan adaya yönelik sınav kitapçığı ile sınav sorularını yanıtladım.
Sınavdan sonra eve döndüğümde eşime gözlemlerimi anlatırken “Sınav salonuna girdiğimde sanki sınav görevlileri merakla beni bekliyordu. Adaya yönelik sınav kitapçıkları olduğundan belli ki benim kim olduğumu fark etmişler. ‘Neden sınava geldiniz?’ dercesine bana baktılar. Sınav süresince de ne zaman başımı kaldırsam gözlemcilerin meraklı bakışları ile karşılaştım” demiş ve bu durumdan duyduğum hoşnutsuzluğu da sık sık dile getirmiştim.
Ardından patlayan şifre skandalı ile de “25 sene sonra girdiğim sınavda yaşanan olaylara bakın. Yapılan saçmalıklara, uygulamalara gözlerimle şahit oldum” şeklinde de sizlere düşüncelerimi aktardım.
Başbakan, “CHP ve MHP’ye buradan sesleniyorum; gençlerin üzerinden elinizi çekin. Onların yandaş, candaş medyasına da sesleniyorum; gençlerin hissiyatını istismardan artık elinizi çekin. Sizi çok iyi tanıyorum. Candaş medya, sizi çok iyi tanıyorum“ derken kendi kendime “Ben şimdi candaş mıyım, yoksa yandaş mı?” diye sordum.
Sanırım ‘candaş’ oluyorum. Çünkü 1 milyon 700 bin adayın ve onların aileleri gibi bizim de canımız yandı.
Anlayacağınız can havliyle yazıyorum...!