Neden ilk yapılması gerekeni hep en sona bırakırız? Aylardır Başbakan’ın gönlünde yatan başkanlık sistemini tartışacağımıza seçim sistemimiz üzerinde konuşsak...
MHP kongresinde yaşananlardan yola çıkarak dün sizlere delege sisteminin çarpıklıklarından bahsetmiştim.
Deneme yanılma yolu ile bugünlere gelen seçim sistemimiz hala tartışmalara yol açmakta. Ülkemizde ilk defa 1946 yılında çok partili seçimler yapılmıştır.
Ülkede ortaya çıkan düzensizlik sonucu 1960 yılında başa geçen askeri yönetim nispi temsil sistemini getirmiştir.
1961 seçimleriyle birlikte Türkiye koalisyon hükümetleriyle tanıştı.
1965 seçimlerinde ise yeni bir seçim sistemi uygulandı.
Milli Bakiye olarak da adlandırılan sistemde hesaplanmayan ‘artık oylar’ da değerlendirmeye alındı.
1969 seçimlerinde barajsız d’Hont sistemi uygulandı ve AP tek parti olarak iktidarını korudu.
1973 seçimlerinde uygulanan tercihli oy sisteminin etkisiyle tek parti hükümeti kurulamadı ve CHP ile MSP’nin kurduğu koalisyon hükümeti başa geçti.
1977 seçimlerinden sonra kurulan koalisyon hükümetleriyle halkın istikrara olan talebi arttı.
1980 yılında yapılan askeri darbe ve sonrasında 83’te yapılan seçimlerde hem seçim çevresi barajı hem de yüzde 10’luk ülke barajı kondu.
Bu sayede tek parti iktidarının kurulması için gerekli düzenlemeler yapılmış oldu.
Bu seçimlerde ANAP, tek parti iktidarı olarak başa geçti.
1987 seçimlerinde baraj uygulamasına ek olarak kontenjan usulü eklendi. Ve ANAP yine tek parti iktidarı olarak başa geçmiş oldu.
1991, 1995 ve 1999 seçimlerinde koalisyon hükümetleri kuruldu.
1950-1960 döneminde uygulanan seçim sistemi ile en azından hükümet istikrarı hedefine ulaşılabilmişken 1980 sonrası uygulanan barajlı nispi temsil sistemi ile ne temsilde adalet hedefine ulaşılabilmiş ne de yönetimde istikrar olgusu sağlanabilmiştir.
Özellikle 1990’lı yıllarda ciddi hükümet istikrarsızlığı ile karşılaşıldı ve günümüze kadar uzandı.
Son yıllarda geçmişle ve darbelerle hesaplaşan AK Parti iktidarı, neden 80 darbesi ile gelen yüzde 10 barajına özellikle sıkı sıkı bağlı kalmaya devam etmek istemektedir; bir türlü anlayabilmiş değilim...
Yoksa nedeni belli mi?