"Herkes gider Mersine biz gideriz tersine" diye boş yere söylenmemiş bizler için. Türk milleti olarak o kadar şaşkınız ki, bu boşluğumuzu görenler de amaçlarına farklı yollardan ulaşmakta. Şimdi vereceğim örnek ile ne demek istediğimi daha net anlatabileceğim: Bakkallar Mağaza Yasa Tasarısı'nın bir an önce yasalaşmasını istemektelermiş.
Yani bu durum, olmayacak duaya amin denmeye çalışılması gibi bir şey. Nedenine gelince; Türkiye Bakkallar ve Bayiler Federasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanmakta olan büyük mağazaların çalışma saatleri ile ilgili kanun tasarısına destek vermekteymiş.
BAŞBAKAN NE DEMİŞ?
Palandöken, kanunun çıkmasıyla büyük mağazaların pazar günleri ve resmi tatillerde kapalı olacağını ve diğer günlerde çalışma saatlerinin kanunca belirleneceğini belirterek, "Bakkallarımız büyük mağazalarla rekabet edemediği için kapanmaktadır. Bu yasa ile az da olsa bu tür kapanmaların önüne geçilecek ve küçük esnafımız kendini toparlayacaktır. AB ülkelerinde uygulanan hafta tatili ülkemizde de uygulanacak. Çünkü AB müktesebatında büyük mağazalarla ilgili yaptırımlarda sosyal dokunun bozulmaması açısından en önemli madde açma kapama saatleridir" açıklaması yapmış. Peki Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu sözde yasa tasarısını hazırlarken Başbakanımız ne demiş: ''Şu alışveriş merkezlerinin ciro endeksini söyleyeyim. Oranla veriyorum. 2006'de 100 iken, bugün Aralık sonu itibarıyla 140'a ulaştı. Yani 2006'ya göre ciro indeksi % 40 artış kaydetti.'' Başka ne demiş? Alışveriş merkezleri artarken bazılarının alışveriş merkezlerine karşı fobisi bulunduğunu ifade etmiş ve ''Artık kusura bakmasınlar, biz kaliteye, ucuzluğa bakacağız. Görevimiz bu. Yoksa ücretler yüksek, kalite yok, çürük çarık.. Olmaz. Bunun için de bu tür merkezleri halkımızın adeta arı kovanına dönüştürdüğü merkezler olarak görüyoruz'' demiş..
GERÇEĞİ GÖRÜYORUZ
Daha daha ne demiş? ''Türkiye değişiyor. Gerçekler ortada ve esnafımızın bu şikayetlerini de biliyorum ama onlar da gerçeği görecekler. Ne yapacaklar? Bu sorunu sivil toplum örgütleriyle aralarında birleşmek suretiyle aşacaklar. Belki marketler, belki süpermarketler halinde bulundukları yerlerde bunu aşmanın gayreti içinde olacaklar. Hayatın gerçeği bu. Sürekli ilerlemek durumundayız. Bu gerçeği de göreceğiz'' demiş. Ya işte böyle! Hayatın gerçeğinin (yazımın başında da belirttiğim gibi) ne olduğunu anlayabildiniz mi?